İdlib, 29 Temmuz 2021– Vatandaşlık Onuru ve Hakları Derneği (SACD), Suriye’ye müdahil olan kilit ülkelere ve Birleşmiş Milletler kuruluşlarına çağrıda bulundu. Bu çağrıda, Suriyelilerin yerinden edilmesi ve onların güvenli, gönüllü ve onurlu bir şekilde geri dönmeleri için güvenli bir ortamın yaratılması konusunun, acilen ülkenin en önemli gündemi olarak ele alınması gerektiği belirtildi.
Suriye rejimi ve onun müttefikleri Rusya ve İran, Dera gibi “uzlaşma bölgelerinde” acımasızca baskıda bulunup, İdlib ve Kuzey Halep’te sivillere karşı ayrım gözetmeksizin saldırılarda bulunarak Suriyelileri yerinden etmeye devam ediyor. İlgili uluslararası forumların çoğunda akıl almaz bir sessizlik var ve bu da Danimarka gibi Suriyeli mültecilere yönelik korumaları geri çeken veya geri çekmeyi düşünen bazı ülkelerin, rejimin uyguladığı baskının normalleştirmesine izin veriyor. Aynı zamanda, yerinden edilmenin en büyük acımasız failleri olan Suriye rejimi ve Rusya şimdilerde “mülteci dönüşü” konulu ikinci konferansı sürdürerek, Lübnan ve Danimarka gibi ülkelerden geri dönmeye mecbur bırakılarak geri dönenlere güvenlik güvencesi olarak kendilerini gösterip, paralel bir gerçeklik yansıtıyor.
Onların “güvencelerinin” gerçekliği, yakında çıkacak bir SACD raporunun bulgularında gayet iyi görülüyor. Bu raporda, Esad’ın elindeki bölgelerde yaşayan 533 katılımcının yalnızca %26’sının yerinden edilmiş insanlara rejim kontrolündeki bölgelere geri dönmelerini tavsiye ederken, katılımcıların yaklaşık olarak yarısı bu bölgelerden ayrılmak istediğini belirtiyor. Hiç ayrılmamış olanlar da dahil, Esad kontrolündeki bölgelerdeki insanların yaklaşık %50’si, Suriye dışından geri dönenlerin %67’si ve en yüksek korkuya sahip uzlaşma bölgelerindekilerin %94’ü kendilerini güvende hissetmediklerini söylüyor. Çoğu kişi, güvenlik makamlarının tutumu ile önlenemeyen güvenlik sorunlarını güvende hissetmeme sebebi olarak gösteriyor. Esad’ın elindeki Suriye’ye geri dönmek zorunda kaldıklarında yerinden edilmiş Suriyelilerin karşı karşıya kalacakları gerçek budur ve bu gerçek, yerinden edilmiş Suriyelilerin kaderinin tartışıldığı en önemli karar alma forumlarında giderek daha fazla kayıtsız ve sessizce karşılanıyor.
Yerinden edilmiş Suriyelilerin karşı karşıya olduğu en büyük sorunlardan biri, rejim kontrolündeki bölgelerde BMMYK ve orada faaliyet gösteren diğer BM kurumlarının söz konusu gerçekleri raporlamalarındaki bilgi boşluğudur. Bu bilgi boşluğu, yerinden edilme durumunda korkunç yaşam koşullarıyla karşı karşıya kalan ve geri dönüşü düşünmeye mecbur bırakılan Suriyeli mülteciler için ciddi ve hayati bir tehlike arz ediyor.
Bugün Dera el Beled halkı rejim ve Rus güçleri tarafından bombalarla yerle bir edilmek ya da İdlib’e gönderilmek gibi keskin bir seçimle karşı karşıyayken, BMMYK, “BMMYK ve ortakları, geri dönenleri kabul eden topluluklara, barınma, yasal destek ve resmi kayıt, yardım malzemelerinin dağıtımı, geçim kaynakları sağlama ve okulları, sağlık tesislerini ve diğer sivil altyapıyı onarma gibi alanlarda […] desteklerini artırdı” açıklamasında bulunan bir bildiri yayınladı.
Suriye rejimi her gün Suriye’nin kuzeyinde yerinden edilmiş Suriyeli çocukları öldürürken, BMMYK, “Ev sahibi ülkeler, Suriye Hükümeti ve Birleşmiş Milletler arasındaki işbirliğiyle[…], mültecilerin karar verme sürecini etkileyen hususları ele almak için çalışmaya devam ettiğini” söylüyor.
BMMYK, geri dönüş koşullarının yaratılması söz konusu olduğunda, “mültecileri ve yerinden edilmiş kişileri dinleyip, seçimleri sırasında onlara rehberlik ederek” göstermelik bir hizmette bulunuyor. Eğer bu gerçek olsaydı, bu kurum ve diğer ilgili BM organları, yerinden edilmiş Suriyelilerin %70’inden fazlasının geri dönüşünün ilk şartı olan Suriye rejiminin güvenlik sektöründe reform yapması ve rejimin sivil yaşam üzerindeki yetkilerini kısıtlaması yönündeki taleplerini görürdü.
SACD’ın düzenlediği ankete katılan yerinden edilmiş Suriyelilerin %80’inden fazlası, mevcut güvenlik servislerinin tamamen ortadan kaldırılmasını ve bu kişilerin “görevlerini devlet kurumlarındaki diğer kişilere ve hükümet görevlilerinin toplum içindeki rollerine herhangi bir imtiyaz tanımadan, ihlal etmeden veya zarar vermeden yerine getirmeleri ve vatandaşların güvenliğini sağlayarak, onları yasalara uygun koruyacakları şekilde yerine getirecekleri bir iç güvenlik işleyişinin güvencesini veren” bir reform yapılmasını talep etti.
BMMYK gerçekten “mültecilerin ve yerinden edilmiş kişilerin seçimlerine rehber olmak” isteseydi, yerinden edilmiş Suriyelilerin dörtte üçünden fazlasının geri dönmeden önce haklarını güvence altına alan kapsamlı bir siyasi çözüm görmek istediğini çoktan kabul ederdi. BMMYK ve yerinden edilmiş Suriyelilerin refahından sorumlu diğer BM kurumları Esad’ın elindeki Suriye’de “geri dönenleri kabul eden topluluklara desteklerini artırmaktan” bahsetmek yerine, güvenlik endişelerinin geri dönüşün önündeki en büyük engel olduğunu kabul etmeli ve buna göre hareket etmelidir.
Güvenli ortam koşulları henüz mevcut değil ve Suriye “toplulukların geri dönenleri” onurlu yaşam sürdürmeye uygun bir şekilde karşıladığı bir ülke DEĞİL. Dera, İdlib’de ve aynı zamanda keyfi tutuklamaların, zorla kaybetmelerin, zorla askere alınmama haraçlarının ve tacizin yaygın olduğu rejimin elindeki diğer bölgelerde ortaya çıkan olaylar, Rusya güvenceleri altındaki “uzlaşma” modelinin apaçık ve rezil başarısızlığıyla birlikte, rejimin Suriye’de güvenlik ve istikrarı iyileştirmeye yönelik herhangi bir taahhüdünü yerine getirmediğini iyice kanıtlıyor.
Tüm yerinden edilmiş Suriyeliler ve güvenli ortamın tanımına ve uygulanmasına odaklanmak için siyasi yolun derhal reforme edilmesi gerektiği ve güvenlik birimlerinin ve onlara verilen yetkinin kapsamlı bir şekilde yeniden yapılandırılmasının, güvenli, gönüllü ve onurlu bir geri dönüş umudunun temel koşulları olduğu aşikardır. Suriyelilerin tanımladığı şekliyle güvenli bir ortamın yaratılması, hem siyasi destekçilerin niyetleri ile buna bağlılıklarının gerçek testi hem de Suriye’deki yerinden edilmenin temel nedenlerini ele alacak tek çözümdür.
Ev sahibi ülkeler, bağışçılar ve Suriye’nin geleceğine ilişkin siyasi tartışmalara doğrudan müdahil olanlar dahil olmak üzere, yerinden edilmiş Suriyelilerin kaderi üzerinde en büyük etkiye sahip ülkelerin kayıtsızlığına ve ilgisizliğine artık son vermenin zamanı geldi.
Bu ülkelerin, Özel Elçilik Ofisi’nden şu anda tamamen durmuş olan siyasi süreç için yeni bir vizyon belirlemesini talep etmek için kararlı adımlar atmasının zamanı geldi ve bu süreçte de yerinden edilmiş Suriyelilerin güvenli, gönüllü ve onurlu dönüşleri için güvenli bir ortam belirleme haklar gündemin en üst sıralarında yer almalı. Ayrıca BMMYK gibi BM kurumlarına, Suriye’ye dönenlerin karşı karşıya olduğu gerçekler hakkında tam ve doğru bir şekilde rapor vermeleri ve yerinden edilmiş Suriyelilerin geri dönüş koşullarını tanımlayabilecekleri gerçek ve kapsamlı bir istişare süreci yürütmeleri çağrısında bulunulmalı.
Aksi takdirde Suriye rejimi ve Rusya’nın geri dönüş sürecinin “garantörü” olduğu bir kabus senaryosu bulunuyor. Bugün Dera ve İdlib’de yaşananlara, kayıtsız ve sessiz kalarak buna izin vermeye devam edilirse, daha fazla yerinden edilme ve istikrarsızlığa yol açan felaket senaryosunun bariz bir örneği olacağı görülüyor.
Kapak fotoğrafı: İdlib’de sivillere yönelik ayrım gözetmeyen saldırılar (Sosyal Medya)