New York, 8 Temmuz 2021-Suriye Vatandaşlık Onuru ve Hakları Derneği (SACD) ve sivil ve insani konularda çalışan 185 Suriye örgütünü çatısı altından toplayan Suriyeli Ağlar Birliği (SNL), bugün BM Acil Yardım Koordinatörü Martin Griffiths’e, BM Güvenlik Konseyi’nin 2165 sayılı Kararı uzatmaması halinde kuzeybatı Suriye’ye yardım etmeyi sürdürme çağrısında bulundu.

Rusya tehdit ettiği gibi kararın uzatılmasını veto etse bile sınır ötesi yardımın devam etmesinin yasal dayanağı mektupta açıkça belirtiliyor.

SACD Mütevelli Heyeti üyesi Fadi Nezhat, konuyla ilgili şunları ifade etti: “İdlib’e yardımların ulaştırılması herkes tarafından insani bir mesele olarak görülüyor ve herkes Rusya’nın insafına seslenip 2165 sayılı Kararı uzatması için ona yalvarıp yakarıyor. Rusya’nın insani tutumunu Suriye’de çocuklarımıza yağdırdığı bombalar ve Suriye rejiminin suçlarına verdiği destekle gördük. Bu onların Suriyelilere ve dünyaya şantaj yapmak için kullandığı siyasi bir araçken, Rusya’ya insani yönden hitap ederek seslenmek anlamsız. Bu söylemi değiştirmeli ve BM Güvenlik Konseyi onayı olmadan İdlib’e yardım götürmenin yasa dışı olmadığını, aksine BM’nin izlemesi gereken çözüm yolunun bu olduğunu açıkça ortaya koymalıyız”.

BM insani yardım kuruluşlarının, 2165 sayılı Karar’da varsayıldığı şekilde yerel makamlar ve yerel topluluklarla tam işbirliği içinde tarafsız insani yardım sağlamak için uluslararası sınırı geçerek, rejim kontrolü altında olmayan bölgelere girmesinin yasa dışı olduğunu kesin olarak belirten uluslararası bir kanun yok.

Uluslararası hukuk alanında önde gelen uzmanlar, BM’nin doğrudan sınır ötesi insani operasyonlar gerçekleştirmesi ve STK’ları da bu operasyonları gerçekleştirmesi için desteklemesinin önünde yasal bir engel olmadığı konusunda fikir birliğinde bulunarak, BM’nin sınır ötesi yardımın yasal olması için gereken üç temel koşulu açıkça karşıladığını belirtmekte:

Birincisi, Birleşmiş Milletler yardım dağıtımında insani, tarafsız ve yansız olma ile ayrımcılık yapmama ilkelerine uymayı gerektiren yasal insani eylemin ilk koşulunu açıkça karşılamaktadır.

İkincisi, yardımın ulaştırılması gereken bölgeler Suriye rejiminin değil, çeşitli muhalif grupların kontrolündedir. Bu gibi durumlarda yardımın ulaştırılabilmesi için uluslararası hukukun gerek kıldığı tek şey, yardımın geçeceği bölgenin etkin kontrolüne sahip olan tarafların izin vermesidir.

Üçüncüsü, uluslararası insancıl hukuk gereğince taraflar keyfi olarak değil, yalnızca geçerli yasal nedenlerle rıza göstermeyebilir. Örneğin taraflar, olası yardım güzergahına yakın askeri operasyonların gerçekleştirileceği durumlarda, “askeri gereklilik” nedeniyle geçici olarak izin vermeyi reddedebilir. Fakat düşmanın gücünü zayıflatmak, sivillerin aç kalmasına neden olmak veya tıbbi yardımı reddetmek için yasal olarak izin vermeyi reddedemezler. Bu keyfi nedenlerle izin verilmediği durumlarda, yardım operasyonu izin alınmaksızın yasal sayılır.

BM, Suriye rejiminin yıllardır sürekli, sistematik ve keyfi olarak birçok yasal insani yardım operasyonuna muhalefetin elindeki bölgelere insani yardım ulaştıracağı için izin vermediğini açıkça belirtti.

SNL Yönetim Kurulu Başkanı Ashraf al-Msalam: “Suriye rejiminin ve müttefiklerinin, BM’yi rejim kontrolü altındaki bölgelerde faaliyet göstermeye devam etmek istiyorsa rejimin taleplerine uygun hareket etmesi için zorlamaya devam ettiğini ve Birleşmiş Milletler’in Suriye’de zor bir durumla karşı karşıya olduğunu görebiliyoruz. BM’nin savunmasız Suriyelilere yardımı sürdürmek için siyasi bir mayın tarlasında hareket etmek zorunda olduğunu da biliyoruz. Fakat BMGK onayı olmadan Kuzeybatı Suriye’ye yapılan insani yardımın yasa dışı olduğu varsayımını veya BM’nin yardım dağıtmaya devam etmek için BM Güvenlik Konseyi yetkisi dışında başka bir yasal dayanak olmadığı iddiasını kabul etmiyoruz.

SACD ve SNL, Acil Yardım Koordinatörü Martin Griffiths ve Suriye ile ilgili tartışmalara müdahil kilit devletlerle iletişim halinde olarak aşağıdaki konularda çağrılarda bulundu:

  • BM Acil Yardım Koordinatörüne, BM tarafından şu anda bile insani yardım için “acil ihtiyaç” durumunda sınıflandırılan milyonlarca sivilin kaderinin, Rus vetosuna bağlı olduğu gibi yanlış bir temele dayandırılmaması çağrısında bulunuyoruz;
  • BM Güvenlik Konseyi’nin izni olmadan sınır ötesi yardım dağıtımının bariz bir yasal dayanağı olduğundan, BM Güvenlik Konseyi’nin onayını geri çekmesi halinde BM Acil Yardım Koordinatöründen sınır ötesi insani yardım sağlamaya devam etmesini talep ediyoruz;
  • Sınır ötesi yardımın sağlanması için BMGK yetkisinin gerektiği konusunda ısrar eden Acil Yardım Koordinatörü ve münferit BM kurumları için yasal dayanak teşkil eden hukuki görüşün, BM Hukuk İşleri Ofisi tarafından kamuoyuna açıklanmasını talep ediyoruz;
  • Kilit devletlere, hayat kuratacak insani yardımın sağlanmasında uluslararası toplumun “temel bir çıkara” sahip olduğunu vurgulamak için Suriye ile ilgili yeni bir BMGK Kararına destek olma çağrısında bulunarak, Kuzey Suriye’de bu temel çıkarların ciddi ve oldukça yakın bir tehlikeyle karşı karşıya olduğuna dikkat çekiyoruz;
  • Kilit devletlere, BM Acil Yardım Koordinatörü ile irtibata geçmeleri ve BM Güvenlik Konseyi 2165 sayılı Kararı uzatmasa bile BM’ye, Kuzey Suriye’deki yardımını sürdürmesi için açık ve mevcut yasal yolları kullanma cesaretinde bulunma çağrısı yapıyoruz.

Bu konu ahlaki, siyasi ve en önemlisi yasal argüman taşıdığından, kuzeybatı Suriye’ye insani yardım konusundaki söylemleri artık değiştirmenin zamanı geldi. BM Güvenlik Konseyi’nin onayı olmasa bile İdlib’e insani yardım ulaştırılmaya devam edilebilir ve edilmelidir de.

Kapak fotoğrafı: Birleşmiş Milletler’den alınan bu 9 Ocak 2020 tarihli görüntü, Güvenlik Konseyi’nin uluslararası barış ve güvenliğin korunması ve Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nin korunmasına ilişkin genel bir görünümünü göstermektedir. (AFP)