Vatandaşlık Onuru ve Hakları Derneği (SACD) on yıl önce Humus’ta gerçekleşen ilk barışçıl oturma eylemini anmak üzere 18 Nisan’da bir kampanya başlatıyor: Humus Yeni Saat Meydanı oturma eylemi. On binlerce gösterici bir gün önce Humus’ta vurulup öldürülen birkaç göstericinin cenazesinden ardından, barışçıl bir oturma eylemi yapma amacıyla Humus meydanında toplanıp Beşar Esad’in istifasını talep etmişlerdi.

17 Nisan 2011’de, Suriye’nin Fransa’dan bağımsızlığının yıl dönümüne denk gelen günde, kentin çeşitli mahallelerinde gösteriler düzenlendi. Güvenlik güçleri ise tüm bu gösterilere canlı mermilerle karşılık verdi ve çok sayıda gösterici hayatını yitirdi.

Şehitler, ertesi gün on binlerce kişinin katıldığı ve adeta kitlesel bir gösteriye dönüşen törenle, el-Nuri Ulu Cami’den kaldırılarak defnedildi. Cenaze süreci meşhur oturma eylemine dönüşürken çalışanların grev çağrısı da tüm bunlara eşlik etmişti.

Şüphesiz Humus’ta yer alan Yeni Saat Meydanı’ndaki oturma eylemi, rejimin devrilmesi için ilk kez atılan sloganlarıyla Suriye’de önemli bir dönüm noktası oldu. Tüm bunlar, Suriye’nin her yerinde ve farklı toplumlarda yaşayan Suriyelileri seslerini yükseltmeye ve hak ve özgürlüklerini talep etmeye teşvik etti. Yıllarca haklarını ve taleplerini dile getirebilecekleri bir alan olmadığı için bu gösteriler, benzersiz ve gelişmiş bir medeni ortamda farklı topluluklardan oluşan Suriyelilerin arasındaki uyumun ne denli olduğunu gösterdi. Aynı zamanda, Suriye rejimi tarafından sivil mahallelerin kuşatılması ve bombalanması yoluyla şehir halkının toplu olarak cezalandırılma politikasının uygulandığı ve aşırı şiddet, zulüm ve zorla kaybetme döneminin de bir başlangıcıydı. Bu durum yıllarca devam etti ve yerlerini rejime daha sadık olan kişilerle doldurma amacıyla çok sayıda sakinin yerinden edilmesine neden oldu.

Vatandaşlık Onuru ve Hakları Derneği, Humus Yeni Saat Meydanı oturma eylemi vesilesiyle şunların altını çiziyor:

  1. İster insan hakları ister vatandaşlık hakları olsun, ifade özgürlüğü ve hak arama, tüm insanlar gibi Suriyeli insanların da temel hakkıdır. Suriye halkı, 2011’den beri barışçıl bir şekilde haklarını talep ediyor ve hala Suriye içinde, yerlerinden edilip gittikleri bölgelerde ve sığınma ülkelerinde hak arayışındadır. Suriyeliler, güvenlik güçleri ve Suriye rejimi yetkilileri tarafından zulme uğramadan, onurlu ve özgür bir şekilde yaşamayı talep ediyor.
  2. Suriye rejimi ise özgürlük ve onur talep eden barış yanlısı göstericileri öldüren, tutuklayan ve işkence yapan otoriter bir rejim olduğunu kanıtlamıştır. Bu rejim, Suriye halkının yarısından fazlasının yerinden edilmesinin en büyük müsebbibidir ve öyle olmaya devam ediyor, bu sebeple işlediği suçlar ve ihlaller için hesap sorulmalıdır.
  3. Suriye rejimi, “yararlı” ve “uyumlu” bir Suriye hedefine ulaşmak için yoğun bir şekilde sistematik bir zorunlu yerinden etme ve demografik değişim politikası izlemektedir. Bunu da gelecekte kendi yönetimini tehdit edebilecek herhangi bir ayaklanmayı önlemek amacıyla, rejime karşı olduğunu düşündüğü insanların yerine, kendisini daha sadık ve itaatkar insanları yerleştirerek yapmaktadır. Bu yüzden, yerinden edilmiş herkesin geri dönüş hakkını vurgulayıp tüm haklarını da koruyarak, zorunlu demografik değişim girişimlerine direnmek gerekir.
  4. Suriyelilerin güvenli, gönüllü ve onurlu bir şekilde geri dönme hakkı, Suriyelilerin vazgeçmeyecekleri zaruri bir haktır. Bu geri dönüş ancak ifade, hareket ve düşünce özgürlüğünün sağlandığı, tutukluların ve zorla kaybedilenlerin akıbetinin ortaya çıkarıldığı, tutukluların serbest bırakıldığı, güvenlik güçlerinin dağıtıldığı ve bu hakkı koruyan diğer adımların atıldığı güvenli bir ortamda gerçekleşebilir.

Humus Yeni Saat Meydanı oturma eylemi, arkasından gelen korkunç katliam ve Suriyelilerin yaşadığı diğer acı tecrübeler, halkımızın, bu büyük milletin hak ettiği gibi özgür ve onurlu, zorbalığın olmadığı bir yaşama ulaşma hedefini sürdürmeye devam edeceğinin göstergesidir.