Yazan: Ghassan Rahmi – Dozana*

Danimarka’da çoğu 2015 ve 2016’da gelen yaklaşık 35.000 Suriyeli mülteci bulunuyor.

Bu mültecilerin gelişleri ise aşırı sağ Danimarka Halk Partisi (Danca: Dansk Folkeparti, DF) tarafından desteklenen sağcı bir hükümetin seçilmesiyle aynı zamana denk geldi. DF, koalisyon hükümetinin bir parçası olmasa da 2015-2019 yılları arasında parlamentoda Danimarka siyasi arenasına hakim olmasına yetecek sayıda üyeye sahipti.

Bu süre içerisinde hükümeti yöneten Danimarka Liberal Partisi, iktidarda kalabilmek için parlamentodaki DF desteğine bağlıydı. Bu güç oyununda mülteciler kurban edilmiş piyonlardı.

Danimarka’da sıfır mülteci olması DF’nin ana politikasıydı. Özellikle Ortadoğu’dan ve diğer Müslüman ülkelerden gelen ve DF’ye göre AB sınırlarında durdurulması gereken mültecileri hedef aldılar. DF’nin önemli politikacılarından biri olan Steen Petersen 2018’de “İspanyol polisi sınırları geçen göçmenleri vurmalı” dedi. Bu doğrultudaki DF, Danimarka’nın mülteci koruma sistemindeki temel ilkelerinde ciddi bir değişiklik yapılması için çok çaba sarf etti.

Şubat 2019’da DF, tüm Danimarka hükümetlerinin mültecileri topluma entegre etmeye çalışmak yerine Danimarka’dan göndermeye çalışmasını zorunlu kılan, yeni ve tehlikeli bir mülteci karşıtı ve daha çok “paradigma değişikliği” olarak bilinen L140 yasasının baskıyla kanuna geçirilmesini başardı. Bu yasa aynı zamanda, mümkün olan en kısa sürede onları geri gönderebilmek için herhangi bir mültecinin oturum izninin ona geçici bir süreyle verilmesi gerektiğini belirtiyor.

DF tarafından desteklenen Danimarka eski koalisyon hükümeti, Danimarka’nın mülteci politikasının yeni sert çizgisini göstermek için 100’den fazla kısıtlayıcı kural ve düzenlemeyi kabul etti.

Bunun birkaç örneği şudur:

  • Daha önce süresiz oturum izni başvurusu için beş yıl olan sınır, artırılarak sekiz yıl üzerine çıkmıştır.
  • Daha önce süresiz oturum izni başvurusu 2,5 yıldan sonra yapılabiliyorken artık son 4 yılda, 3.5 yıl boyunca sabit bir işte çalıştıktan sonra başvurulabilir olmuştur.
  • Süresiz oturum izni başvurusu için eğitim düzeyi dikkate alınmaz.
  • Trafik cezası veya park cezası gibi hafif suçlar, süresiz ikamet başvurusunun dört yıl süreyle uzamasına sebep olabilir.
  • 7/3 statüsündeki sığınmacılar en az üç yıl, aileleriyle yeniden birleşemiyor.

2019’da Danimarka’da Sosyal Demokratlar tekrar iktidarın başına geçti. Normalde sol bir parti olmasına rağmen, mülteciler ve insan hakları politikaları konusunda aynı katı çizgiyi benimsediler.

Yeni hükümet, Danimarka’da ikamet süresinin uzunluğunu, özellikle çocuklar için süresiz ikamet izni edinmenin bir faktörü olarak kabul eden Danimarka “bağlılık şartı” yasası üzerine çalışmalarını yoğunlaştırdı. Bu yasa, belirli bir süre sonra bir çocuğun Danimarka’ya olan bağlılığının, kaçtığı ana vatanına olan bağlılığından daha güçlü olacağını ve bu nedenle yetkililerin çocuğu artık geri gönderemeyeceğini öngörmektedir. Daha önceki yasaya göre çocuklar ve aileleri için bu süre beş yıldı, fakat eski hükümet bu süreyi sekiz yıla çıkardı.

“Bağlılık şartının” bu hükmü, Sosyal Demokratlar tarafından yönetilen yeni hükümetin, Danimarka’daki Suriyeli mültecilerin süresiz ikamet statüsünü yeniden değerlendirmek ve sığınma taleplerini reddetmek için acele etmesinin temel nedenlerinden biridir.

Sosyal Demokratların sözcüsü Rasmus Stoklund geçtiğimiz günlerde, “Onları geri gitmeye zorlayamayız ama onları kamplara koyarak bağlanma süreçlerini bozabiliriz” dedi.

Sosyal Demokrat Hükümet, Ortadoğu’dan gelen insanların Danimarka toplumuna entegre edilemediğini ve İslami geçmişe sahip kişilerin potansiyel teröristler olarak ulusal güvenlik için tehlike arz ettiğini iddia eden, fanatik aşırı sağın argümanlarına tamamen uyum sağladı. Fakat Danimarka istihbarat servisi PET, terör tehdidi iddialarını hiçbir zaman destekleyen bir açıklamada bulunmadı.

Ayrıca, Suriyeli mülteciler Danimarka’daki en fazla entegre olan topluluklardan biridir.

Danimarka istatistik kuruluşu DST’ye göre:

Danimarka’daki her on Suriyeli erkekten sekizi ve her on Suriyeli kadından yedisi çalışıyor veya okuyor. Büyük bir çoğunluğunun (%57’si) 2015 ve 2016 yılları arasında, yani sadece 6 yıl önce Danimarka’ya geldiği düşünüldüğünde bu büyük bir başarıdır.

Danimarka 2015 yılında büyük bir şok yaşadı. Seçimin olduğu yıl binlerce mülteci Danimarka otoyollarında yürüdü.

Sosyal Demokratlar bu seçimde sert bir yenilgiye uğradılar, bu da kanun ve maddelerde yapısal bir değişikliğe yol açtı.

O zamandan bu yana, daha fazla Suriyelinin veya Müslümanın gelip Danimarka’da uzun süreli ikamet etmesine yol açabilecek tüm argümanları reddediyorlar.

Dünya sessiz kalırsa birçok aile bölünme, geçim kaynaklarını kaybetme veya tekrar kaçmak zorunda kalma riskleriyle karşı karşıya kalacak. Ama bu sefer gidecekleri bir yer olmayacak.

*Dozana, Danimarka’da demokrasi inşa etmek ve Danimarka’daki Suriyeli mültecileri savunmak için çalışan bir sivil toplum kuruluşudur. Dozana.dk

Kapak fotoğrafı: Başbakan Mette Frederiksen Danimarka parlamentosunda. Fotoğraf: Emil Helms/Ritzau Scanpix