BMMYK yetkililerini enkaz altındaki Suriye şehirlerinde dolaşırken gösteren ve güya zor şartlara rağmen iyileşme olduğunu anlatma amacı güden sosyal medya mesajları, evlerine dönmeye karar veren yerinden edilmiş Suriyelilerin Esad ordusunda zorla askere alınma, tutuklanma ve bazı hallerde gözaltında kaybolmaları ihtimali sebebiyle oldukça yanıltıcı ve tehlikelidir. Diğer insani yardım gruplarının ve BMMYK Yüksek Komiseri Filippo Grandi’nin, geri dönenlerin güvenliğini sağlayacak şekilde ülkenin tüm bölgelerine erişiminin olmadığını açıkça kabul etmesinin ardından bile kurumun tavrı değişmedi.
Bu açılış paragrafı size tanıdık gelebilir, çünkü Mart 2019’da yazdığımız bir metinden alındı. Bu satırların üzerinden bir yıldan fazla zaman geçmesine ve o zamandan beri bir milyonun üstünde Suriyelinin yerinden edilmesine rağmen, BMMYK’nın, evlerine dönme ihtimali olan mültecileri bekleyen güvenlik durumuna ilişkin yanıltıcı söylemi değişmedi.
BMMYK Yüksek Komiseri Filippo Grandi’nin Doğu Guta’yı son ziyaretinde ülke içinde yerinden edilenlere yönelik mesajları, “insanlar evlerine dönüyor ve güvenlik durumu daha istikrarlı bir hal alıyor” şeklindeydi. BMMYK, Grandi’nin okulları ziyaret ettiği ve evlerine dönen Suriyelilerle görüştüğü videolar paylaştı. Evlerinin onarılması veya sağlanan yardımın iyileştirilmesi insanların tek derdiymiş gibi gösteriliyordu. Doğu Guta sakinlerinin muhatap olduğu güvenlik tehditlerini hiçe sayan bu mesajlar, sahadaki hakikat ile doğrudan çelişmektedir. Ayrıca Lübnan ve diğer yerlerdeki Suriyeli mültecilerin durumunun gittikçe zorlaşıyor olmasıyla da insanların hayatını tehlikeye atar nitelikteydi.
Guta’da keyfi tutuklamalar ve zorla silah altına almalar sürüyor
Grandi’nin iddiasına göre ise bunlar yalnızca son üç ayda Doğu Guta’da ” güvenlik durumunun daha istikrarlı hale geldiğinin” emareleriydi.
11 Haziran 2020 Perşembe günü Suriye rejim güçleri Doğu Guta’nın Duma şehrinde düzenlendikleri birçok baskın ve tutuklamada, Suriye İnsan Hakları Örgütü’ne göre 12 kişiyi gözaltına alıp bilinmeyen bir yere götürdü. Burada bu şekilde gözaltına alınanlardan genelde bir daha haber alınamadığının da altını çizmek gerekir.
13 Temmuz 2020 Pazartesi günü Suriye rejim güçleri Doğu Guta’nın Duma şehrindeki Kurneyş, el Kuvvetli, Hurşit ve Halep el Kadime mahallelerinde düzenledikleri birçok baskın ve tutuklamada 17 kişiyi gözaltına alıp bilinmeyen bir yere götürdü.
3 Temmuz 2020 Cuma günü Suriye rejim güçleri Şam’ın güneyindeki Yermük Kampı’nın girişinde bulunan kontrol noktasında gözaltı gerçekleştirdi. Suriye İnsan Hakları Örgütü biri kadın olmak üzere altı kişinin gözaltına alındığını kayıt altına aldı.
10 Ağustos 2020 Pazartesi günü Suriye rejiminin Silahlı Kuvvetleri, Doğu Guta’daki Hamuriye kasabasındaki Hamuriye Tıp Merkezi’nde çalışan iki hemşireyi gözaltına alıp bilinmeyen bir yere götürdü.
9 Ağustos Pazar günü Batı Guta’nın Hama köyünden Muhanned Kabtul’un duvarlara Suriye rejimi aleyhinde yazılar yazdığı iddiasıyla evine baskın düzenlenmiş ve kendisi gözaltına alınarak bilinmeyen bir yere götürülmüştür.
11 Ağustos Salı günü Doğu Guta’daki Harasta şehrinden Fadi al Mbayyed, Suriye rejim güçleri tarafından emlak ofisine düzenlenen baskında gözaltına alınıp bilinmeyen bir yere götürülmüştür.
Temmuz ayında Suriye rejim güçleri, Doğu Guta’daki Duma şehrinde düzenlediği operasyonlarda 40’tan fazla genci gözaltına aldı.
Başkentin Sesi gazetesinin kaynaklarına göre, Duma Emniyet Müdürlüğü bünyesindeki devriye polisler de gözaltılara katılıp, güvenlik gerekçesiyle arananların yanı sıra, zorunlu ve yedek askerlik hizmetini yerine getirmek için rejim ordusuna katılmak istemeyenleri hedef aldı.
Aynı kaynaklara göre polisler, zorunlu askerliğini yerine getirmeyenlerin orduya teslim edilip zorla silah altına alınabilmesi için tüm tutukluları Duma Emniyet Müdürlüğü binasına götürdü.
Bunlar Suriye rejiminin Doğu Guta halkına yönelik gerçekleştirmeye devam ettiği sistematik baskıların bilinen bazı örnekleridir. SİHÖ kayıtlarına göre, bu yılın başından itibaren Doğu Guta’da 89 kişi gözaltında kayıplara karışırken onlarca genç, İdlip ve Kuzey Halep’te saldırıların sürdüğü esnada, en kanlı çatışmaların yaşandığı cephelere gönderilmek üzere cebren rejim ordusuna alındılar.
Bu tür baskıların, yakınlarının tutuklanması hakkında gizli kalma şartıyla olsa bile ailelerin konuşmak ve bilgi vermekte isteksiz davranmasını arttırdığını belirtmek gerekir. Bilhassa tutuklanan kişi kadınsa bunun öğrenilmesinin, Suriye toplumundaki haklı sebeplere dayanan yaygın bir korkudan ötürü, kadının kendisi ve yakınları için daha fazla ıstırap ve tehlike anlamına gelmesi söz konusudur. Tam tersine aileler, kendilerine şantaj yapıp bazen binlerce dolar tutarında fidye talep eden rejim güçleriyle pazarlık ediyorlar.
Guta’ya dönüşler hakkındaki yanıltıcı beyanlar
Esad kontrolündeki bölgelerde ve özellikle Grandi’nin ziyaret ettiği Doğu Guta’da Suriyelilerin maruz kaldığı eziyet, keyfi tutuklamalar ve gözaltında kaybolmalardan kasten bahsedilmemesi, BMMYK yönetiminin “evlerine dönmeye hazırlanan mültecilere kendilerini orada bekleyen şartlar, tehlikeler ve seyahat kısıtlamalarına dair doğru ve güncel bilgi vermeyip, gönüllü sayılamayacak dönüş kararlarına sebep oluşu” acziyetten başka bir şey değildir.
Ülkedeki mevcut asayiş iyileşme kaydetmekten oldukça uzak olup rejim, kuşatma esnasında Guta’da bulunmadıkları halde hala insanları tutuklamaktadır. Hala çok sayıda genç öncesinde ihtar edilmeden zorla askere alınma korkusuyla yaşamaktadır. Kendisi de 2018’de Duma’da yerinden edilen Suriye Kardeşlik Sosyalleşme ve Yardımlaşma Vakfı (SACD) Mütevellisi Muaz Bwidani, “Cebren askere alınmaktan korkan birçok kişi ülkenin temel umumi hizmetlerden mahrum olan ücra köşelerine kaçtı” sözlerini sarf etti.
Bwidani’ye göre BMMYK’nin Grandi’nin ziyareti çerçevesinde halkla iletişimi oldukça yanıltıcı: “Grandi’nin güvenli dönüşe örnek olarak gösterdiği aileler hep Şam’da yaşamış ve rejimle bir problemi olmamış olan insanlardı. İşin aslı birçok Gutalı baskılardan ötürü Suriye’nin kuzeyine gitme yollarını arıyor. Maddi imkanı olanlarsa güvenlik güçlerine rüşvet verip fırsatını bulur bulmaz şehirden ayrılıyor.”
“Dönüş Gutalıların ekseriyeti için hemen hemen imkansız. Güvenlik en bilinen gerekçe ancak rejim, geçmişte muhalefete verdikleri destek sebebiyle bu bölgeyi cezalandırmaya devam ediyor. Darayya, Al Marg, Batı Harasta gibi rejimin mültecilerin dönmesine izin vermediği bazı yerler var. En temel hizmetlere ulaşmak bile sorunlu ve şehrin sakinlerine karşı kullanılıyor. Rejim, bölgenin kendi kontrolünde olmadığı yedi senenin elektrik ve su faturalarını, o aralıkta bu hizmetler sağlanmamış olsa da halka zorla ödetiyor. Bu, evlerine dönmeye mecbur kalanların sırtına vurulan büyük bir yük ve daha önce muhalefetin kontrolünde olan her yerde olduğu gibi keyfi olarak istismar ediliyor.
Doğu Guta’ya dair bu bilgiler göz önüne alındığında, Grandi’nin dönüşler hakkındaki ifadeleri ve BMMYK’nin söylemi daha da problemli hale geliyor, üstelik bu sorunlar yeni de değil. Önde gelen AB ülkeleri ve Birleşik Devletler’den diplomatların da hazır bulunduğu son SACD toplantılarında BMMYK’nin bu tavrı ana gündem maddelerinden oldu.
BMMYK dönüşlere dair çalışmalarını düzenlemeli
Geçtiğimiz yıl SACD, BMMYK’nin belirlediği stratejiler doğrultusunda hareket etmediği ve yerinden edilen Suriyelilere yardım götürmediğine dair bir analiz yayınladı:
- Geri dönüş stratejisi, kriter ve bir program belirlerken Suriye’deki yerinden edilmiş kişilerle bağlantı kurulmaması
- İstişare edilmeden, yeterli delil olmadan veya kriterlerin düşürülmesinin Suriye’de yerinden edilenlere nasıl fayda sağladığına dair makul bir açıklama olmadan, koruma kriterleri ve geri dönüş stratejisinde önemli değişiklikler yapılması
- Geri dönüş söylemi ve politikalarının erişim ve operasyonel alandaki koruma ve boşluklarla ilgili sınırlamalar ve endişeler hakkında politik aktörleri ve devletleri bilgilendirmede yetersiz kalması
- Evlerine dönmeye hazırlanan mültecilere kendilerini orada bekleyen şartlar, tehlikeler ve seyahat kısıtlamalarına dair doğru ve güncel bilgi vermeyip, gönüllü sayılamayacak dönüş kararlarına sebep olması
- Mültecilerin, yeterli can emniyetinin olmadığı bir ortama vakitsizce dönmelerini teşvik eden muğlak iletişim dili, dönüş rehberliği ve proje önerileri
SACD Mütevellisi Zaid Mastou, “bu, BMMYK’nin yer veremeyip SACD araştırmalarının ortaya koyduğu, dönüş hazırlığındaki mültecileri bekleyen acı gerçeklerin yine BMMYK’nin kendi raporlarına dayanan bir analizi. Bu tespitler, BMMYK’nin yaklaşımındaki boşluklara ve yerinden edilen Suriyeliler için vahim neticeleri olabilecek noktalara dikkat çekmektedir” diyor.
Şubat 2018’de BMMYK ‘Kapsamlı Koruma Çözümleri Stratejisi: Mültecilerin Suriye’ye dönüşü için koruma kriterleri ve parametreleri’ başlıklı bir yol haritası yayınlamıştı. Buna göre kurumun Faz 1 müddetince sahip olduğu mesuliyetin planlama, denetleme, rehberlik, savunma ve dönüşün önündeki engellerin tetkiki ile alınacak tedbirlerin belirlenmesiyle sınırlı olduğu açıklanmıştı.
Ancak BMMYK’nin, dönüşlerde karşılaşılan sorunlar ve bunlar için alınacak tedbirlere dair detaylı bilgi sağlamak üzere tasarlanmış olan raporlama araçlarından adeta eser yok. Daha da önemlisi, BMMYK’nin hem Güncel Faaliyet raporu hem de diğer resmi belgeleri Esad rejiminin hakim olduğu yerlerdeki evlerine dönen mültecileri bekleyen güvenlik risklerinden veya kurumun bunları denetleme ve raporlamada kendi karşılaştığı erişim sıkıntılarından bir kez olsun bahsetmemektedir.
Grandi’nin Doğu Guta’yı son ziyareti çerçevesindeki beyanları, BMMYK’nin tavrını değiştirmediğini gösteriyor: Üst düzey BM yetkilileri tarafından benzer vesilelerle tekrarlanan bu tür mesajlar, dönme ihtimali olanların karşı karşıya olduğu güvenlik tehditlerini ele almakta başarısız olmakla birlikte, Suriye’deki gerçeklerin tamamen yanıltıcı bir resmini çizen sistematik bir yaklaşımı gösteriyor. Bu sebeple SACD, BMMYK’nin daha sıkı denetlenebilmesi adına bağışçı ülkeleri seferber etme ve yerinden edilen Suriyelileri bu denetleme mekanizmalarına daha fazla dahil etme yönündeki gayretlerini artıracaktır.
Daha önce defaatle ifade ettiğimiz üzere BMMYK, ÜİYOK ve mültecilerin önceliklerini, endişelerini ve şartlarını dikkate alarak çalışmalıdır. Önceki raporlarımızın da tespit ettiği üzere, bu çalışmalarda ilk sırada güvenlik yer almalı ve BMMYK, dönüşleri teşvik etmek için maddi yardımları artırmanın Suriyeli mültecilerin esas kaygılarını gidermediğini, bilakis bunun tehlikeli ve vakitsiz dönüşleri teşvik ettiğini kabul etmelidir.
Şurası açık ki yerinden edilen Suriyeliler, bir gün evlerine dönmeye karar verdiklerinde ne kadar güvende olacaklarına dair yeterli bilgiye sahibi değiller. Bu da BMMYK’nin en hayati vazifelerinden birini yerine getirmekte aciz kaldığını gösteriyor. Dolayısıyla BMMYK evlerine dönme ihtimali olan mültecilere “asayiş berkemal” yollu yanıltıcı mesajlar vermeyi bırakıp daha doğru bilgi ve rehberlik vermenin yollarını aramalı ve bunu da halkla ilişkiler politikasının tamamlayıcı bir parçası haline getirmeli ki, bu insanlar Suriyeli yerinden edilenler da dahil olmak üzere dönüş kararlarını etkileyecek tüm faktör ve şartlardan haberdar olabilsin.