İdlib, 05 Temmuz 2022 – Suriye Vatandaşlık Onuru ve Hakları Derneği (SACD) ve aşağıda imzaları bulunan Suriyeli sivil toplum kuruluşları, Rusya’nın BMGK’de uyguladığı şantaj nedeniyle taviz verilmesi halinde sınır ötesi insani yardımın tamamen kesilmesi ve üç milyondan fazla Suriyelinin insani yardım bakımından vahim bir durum içinde bırakılma riskinin doğuracağı feci sonuçlara karşı uyarıda bulunmak adına bir araya gelmiştir. BM Güvenlik Konseyi onay vermese de BM’nin sınır ötesi insani yardım sağlamaya devam etmesinin yasal bir dayanağı mevcuttur. BM ve kilit rol oynayan devletleri, BM tarafından şu an dahi insani yardım için “acil ihtiyaç” durumunda sınıflandırılan milyonlarca sivilin, BM’nin ellerinin Rus vetosu ile bağlı olduğu yönündeki yanlış varsayımla kurban edilmesini önlemek adına gerekli tedbirleri almaya davet ediyoruz. 

Bugün, Rusya’nın sadece Suriye’de değil, Ukrayna’da da tüm dünyanın gözleri önünde sergilediği yöntemler şu gerçeği her zamankinden daha açık bir şekilde ortaya koymaktadır: Rusya’nın Suriye halkına karşı bir saldırgandan başka bir şey olarak görülemeyeceği hususunda en ufak bir şüphe yoktur. Hal böyleyken İdlib’de sıkışıp kalmış milyonlarca Suriyelinin kaderini BM Güvenlik Konseyi’nde veto yetkisine sahip bir saldırganın eline bırakmak insanlık dışı ve kabul edilemez bir durumdur. Bu sadece Rusya’nın Suriye’deki hedeflerine ulaşmak için gücünü kötüye kullanacağı kuşkusuz olduğu için değil, aynı zamanda BMGK onayı olmadan İdlib’e yardım ulaştırılmasının yasal zemininin güçlü ve net olduğu içindir. 

Suriye rejiminin ve müttefiklerinin, BM’yi rejim kontrolü altındaki bölgelerde faaliyet göstermeye devam etmek istiyorsa rejimin taleplerine uygun hareket etmesi için zorlamaya devam ettiğini ve Birleşmiş Milletler’in Suriye’de zor bir durumla karşı karşıya olduğunu görebiliyoruz. Sınır ötesi yardımın durdurulması halinde İdlib’de sıkışıp kalan milyonlarca insanın başına gelecek olan insani felaketle ilgili Rusya’nın insafına seslenerek yapılan çağrıların boşuna olduğunun farkındayız. Yıllardır devam eden İdlib de dahil olmak üzere, Suriyeli sivilleri ayrım gözetmeksizin bombaladığı yıllar boyunca ve Suriye’deki Rus güçleri tarafından gerçekleştirilen diğer insanlığa karşı işlenen suçlarda hepimiz Rusya’nın insafına tanıklık ettik. Rusya’nın Avrupa Birliği ile olan çatışmasında Ukrayna üzerinden yeni bir kitlesel yerinden edilme tehdidini kullandığının artık farkındayız. Ancak İdlib’deki sivillerin Rusya’nın BM Güvenlik Konseyi’nin veto yetkilerini kötüye kullanması nedeniyle mağdur edilmesini önlemek için gerekli yasal dayanağın olduğu aşikardır. 

BM, Suriye rejiminin yıllardır sürekli, sistematik ve keyfi olarak birçok meşru insani yardım operasyonuna muhalefetin elindeki bölgelere insani yardım ulaştıracağı için izin vermediğini açıkça belirtti. 

Rejim ve Rus ve İranlı müttefikleri, her gün İdlib’de sivillere saldırmaya devam ederken, Suriye rejiminin İdlib’e insani yardım ulaştırılmasında yapıcı bir rol oynamasını beklemek tamamen mantıksızdır. Rejimin sicili, Doğu Guta ve Humus’ta görüldüğü üzere insani yardımı manipüle etmek ve açlıktan ölmek üzere olan toplulukları teslim olmaya zorlamak noktasında asla tereddüt etmediğini göstermekte iken uluslararası toplumun sınır ötesi yardımı sınır kapısından yardım ile değiştirmeyi düşünmesi abestir.  Böyle bir senaryo kaçınılmaz olarak halihazırda son derece zor koşullarda yaşayan milyonlarca yerinden edilmiş insanın Türkiye sınırına doğru yeni göç dalgaları yaratmasına sebep olacaktır. Böyle bir insani felaketin yansımaları sadece İdlib’de değil, komşu ülkeler ve Avrupa’da da hissedilecektir. 

Suriye Arap Cumhuriyeti’ndeki duruma ilişkin 30 Ekim 2020 tarihli BM Genel Kurulunun “sınır ötesi insani mekanizmanın, Suriye nüfusunun önemli bir bölümünün insani ihtiyaçlarının karşılanması için elzem ve hayat kurtaran bir kanal olmaya devam ettiğini” kaydettiği ve “Suriye rejimi ve çatışmanın diğer tüm taraflarını insani yardımların tam, zamanında, acil, sınırsız ve güvenli bir şekilde ulaştırılmasını engellememeye ve sınır ötesi insani desteğin Temmuz 2021’den sonra da devam etmesi için çağrıda bulunduğu” ilke kararını destekleyen tüm ülkelere şükranlarımız sunarız. 

Sizleri BM’nin Kuzey Suriye’ye ulaştırdığı yardımı sürdürüp, açık ve mevcut alternatif yasal yolları kullanacak kadar ilkeli davranmaya davet ediyoruz. 

Buna binaen sınır ötesi yardımın BM Güvenlik Konseyi’nin izni olmadan teslim edilmesine yönelik yasal bir dayanak olduğu ve aşağıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, BM Güvenlik Konseyi onayını geri alsa dahi sınır ötesi insani yardım faaliyetlerinin devam ettirilmesini talep ediyoruz.  

Birincisi, Birleşmiş Milletler yardım dağıtımında insani, tarafsız ve yansız olma ile ayrımcılık yapmama ilkelerine uymayı gerektiren yasal insani eylemin ilk koşulunu açıkça karşılamaktadır. 

İkincisi, yardımın ulaştırılması gereken bölgeler Suriye rejiminin değil, çeşitli muhalif grupların kontrolündedir. Bu gibi durumlarda yardımın ulaştırılabilmesi için uluslararası hukukun gerek kıldığı tek şey, yardımın geçeceği bölgenin etkin kontrolüne sahip olan tarafların izin vermesidir. 

Üçüncüsü, uluslararası insancıl hukuk gereğince taraflar keyfi olarak değil, yalnızca geçerli yasal nedenlerle onaylamayı reddedebilir. Örneğin taraflar, olası yardım güzergahına yakın askeri operasyonların gerçekleştirileceği durumlarda, “askeri gereklilik” nedeniyle geçici olarak izin vermeyi reddedebilir. Fakat düşmanın gücünü zayıflatmak, sivillerin aç kalmasına neden olmak veya tıbbi yardımın ulaştırılmasını engellemek için yasal olarak izin vermeyi reddedemezler. Keyfi nedenlerle izin verilmediği durumlarda, yardım operasyonun izin alınmaksızın gerçekleştirilmesi meşru kabul edilir. 

BM, Kuzey Suriye’ye çok ihtiyaç duyulan insani yardımın ulaştırılmasını sürdürmek için açık ve mevcut yasal alternatif yöntemleri kullanma konusunda ilkeli davranmalıdır. 

Yukarıda açıklanan nedenlerden ötürü aşağıda imzası bulunan sivil toplum kuruluşları olarak; 

  • Kilit devletlere, BM Acil Yardım Koordinatörü ile irtibata geçmeleri ve BM Güvenlik Konseyi 2165 sayılı Kararını uzatmasa bile BM’ye, Kuzey Suriye’deki yardımını sürdürmesi için açık ve mevcut yasal yolları kullanma cesaretinde bulunma çağrısı yapıyoruz. 
  • Sınır ötesi yardımın sağlanması için BMGK yetkisinin gerektiği konusunda ısrar eden Acil Yardım Koordinatörü ve münferit BM kurumları için yasal dayanak teşkil eden hukuki görüşün, BM Hukuk İşleri Ofisi tarafından kamuoyuna açıklanmasını talep ediyoruz. 
  • Kilit devletlere, hayat kurtaracak insani yardımın sağlanması noktasında uluslararası toplumun “temel bir çıkara” sahip olduğunu vurgulamak adına Suriye ile ilgili yeni bir BMGK kararına destek olma çağrısında bulunarak, bu temel çıkarların Kuzey Suriye’de ciddi ve oldukça yakın bir tehlike tehdidi ile karşı karşıya olduğuna dikkat çekiyoruz. 

İmzacılar: 

  • Suriye Vatandaşlık Onuru ve Hakları Derneği (SACD) 
  • Syrian Networks League (SNL) 
  • Local Administrations Council Unit (LACU) 
  • Uluslararası İnsani Yardım Organizasyonu Derneği 
  • Özgür Suriye Hukukçular Derneği 
  • Halep Avukatlar Baro Konseyi 
  • Ülfet İnsani Yardımlaşma Derneği 
  • Badir İnsani Yardım Derneği 
  • Space Of Peace: Women Protection Network 
  • İzzetli Kadınlar Derneği 
  • Kadın Destek Derneği Başkanı 
  • İyilik İçin El Ele Derneği 
  • Syrian Medical Association for Syrian Expatriates (SEMA) 
  • Voices for Displaced Syrians Forum (VDSF)