Yaptırımlar ve Sezar Yasası

Yaptırımlar - Yaptırımlar ve Sezar Yasası

Rejimin Sezar Yasası ile ilgili açıklamalarının biraz ilgi çekmesine ve bazı insanların Sezar'ın hayatlarını etkilediğini düşünmelerine rağmen, çok yüksek bir sayı yaptırımların asıl uygulanma sebebindeki gerçekleri görebiliyor ve yine büyük bir sayı, yaptırımların kalıcı bir değişiklik sağlamak için kullanılması durumunda daha fazla acıya sebep olacağını düşünüyor.

2011 yılında Suriye'deki barışçıl gösterilere yönelik acımasız baskıların başlamasından bu yana, birçok ülke (başta Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri), sistematik insan hakları ihlalleri ve Suriyeli sivillere karşı işlediği belgelenmiş savaş suçları nedeniyle rejime yaptırımlar uyguladı. Bu yaptırımlar arasında petrol ithalatı ambargosu, önde gelen rejim yetkililerinin bireysel olarak hedef alınıp varlıklarının dondurulması, rejimin Suriye halkına baskı yapmak için kullandığı ekipman ve teknoloji ithalatının kısıtlanması ve Haziran 2020'de yürürlüğe giren ABD Sezar Yasası yer aldı.

Yaptırımların Sebepleri

Ankete katılanların dörtte üçünden fazlası (yüzde 86) Suriye rejimine yaptırım uygulanmasının nedenlerinden birinin, rejimin uygulamaları ve güvenlik politikaları olduğunu kabul ederken, yüzde 79'u yaptırımların siyasi sebepli olduklarını ve rejimi iktidardan düşürmeye çalıştıklarını bildirdi (Şekil 54).

Yaptırımların siyasi olduğuna inananlar arasında olumlu veya olumsuz bir bağıntı kurmak zor: Rejim yanlısı katılımcılar buna olumsuz ve komplocu bir perspektiften bakarken, muhalefet yanlısı katılımcılar ise bunu uluslararası toplumun Suriye rejimine baskı yapmanın bir yolu olarak yorumlamaktaydı. Elbette, bazı katılımcılar kendi kişisel deneyimlerine ve çıkarlarına göre de fikir yürütmekteler.

Yaptırımların Etkisi

17 Haziran 2020'de Sezar Yasası, enflasyonda eşi görülmemiş bir artış olan, yaşam maliyetlerinin Suriye'de daha önce hiç görülmemiş bir düzeyse arttığı, temel malzeme sıkıntısı yaşanan ve para biriminin rekor seviyede düştüğü bir dönemden hemen sonra uygulanmaya başlandı. Bu nedenle, yasanın ekonomi ve rejim kontrolündeki bölgelerdeki Suriyelilerin yaşam koşulları üzerindeki etkisi, özellikle 2020 yılının son çeyreğinde yapılan anket sırasında belirsizdi[1].

Araştırmaya katılanların yaklaşık dörtte üçü (yüzde 73) bu yasadan ekonomik olarak etkilendiklerine düşündüklerini belirtti (Şekil 55).

Suriyelilerin Sezar Yasası'nın onları nasıl etkilediğine dair düşüncelerine daha ayrıntılı bakıldığında, algılanan etkinin eğitim düzeylerine, istihdam durumlarına, mesleklerine ve yaş gruplarına göre değiştiği oldukça belirgin. Algılanan en büyük etki, yaşam maliyeti ve temel ürünlerin fiyatlarındaki artışken (yüzde 95) ikinci sırada gelirdeki düşüş (yüzde 33) yer alıyor (Şekil 56).

Politik değişim

Katılımcılara Sezar Yasası'nı rejimin politikalarını ve güvenlik yaklaşımını değiştirmesi için bir baskı aracı olarak görüp görmedikleri sorulduğunda, yüzde 44'ü böyle düşünmediklerini söylerken geri kalan cevaplar, buna katılanlar veya Sezar Yasası'nın rejimin davranışını nasıl etkileyebileceğini bilmeyenler arasında değişiyordu (Şekil 57).

Bu sonuçlar, iki önemli uyarı akılda bulundurularak değerlendirilmelidir: İlk husus Suriye halkının, son elli yılda uluslararası toplumu, özellikle Batı'yı şeytanlaştırmaya ve onların politikalarını komplolarla sergilemeye çalışan rejim liderliğindeki çok güçlü bir propagandaya maruz kalmasıdır. Bu tutum son 10 yıl boyunca devam etti ve Suriyelilere Sezar Yasası, Batı'nın (özellikle ABD'nin) Suriye'ye karşı savaşının yeni bir bölümü olarak tanıtıldı.

İkinci husus ise uluslararası toplumun özellikle sivillerin rejim tarafından kuşatıldığı ve aç bırakıldığı veya kimyasal silahlarla bombalanıp saldırıya uğradığı durumlarda onların acılarını durdurmaktaki başarısızlığı (Suriyelilerin algısına göre) ve ileriye yönelik net bir stratejilerinin olmaması, Suriyelilerin uluslararası toplumun rolüne ve sürdürülebilir bir çözüm bulma konusundaki gerçek kararlılığına ilişkin şüphelerini arttırmasıdır. Bütün bunlar, rejimin ABD'nin ve uluslararası toplumun yaptırımların arkasındaki asıl niyetleri hakkında yaydığı söylentilere daha fazla inanılırlık kazandırdı.

Bir Değişim Aracı Olarak Yaptırımların Kabul Edilmesi

Raporun en önemli sonuçlarından biri, rejim ve politikalarında gerçek bir değişikliğe yol açacaksa, rejim kontrolündeki bölgelerdeki insanların, yaptırımlar veya diğer baskı araçları nedeniyle ortaya çıkan daha fazla sıkıntıya katlanmaya razı olmalarıdır.

Ülkenin her düzeyinde somut ve gerçekçi değişikliklerle birlikte olmak kaydıyla, yaşam koşullarının zorluklarına ve kötüye giden ekonomiye bir süre daha dayanmaya razı olup olmadıkları sorulduğunda, katılımcıların yüzde 56'sı bu görüşe katıldığını ifade etti (Şekil 58).

Çoğu vatandaşın insanca bir yaşam sürmek için gereken asgari gelire sahip olmadığı düşünüldüğünde bu bulgu, yüksek fiyatlara rağmen değişim arzusunun hala çok yüksek olduğunu ortaya koyuyor.

Raporun tamamını buradan okuyun:

[1] Bu bölümün amacı, Sezar Yasası'nın ekonomi ve yaşam koşulları üzerindeki etkisini analiz etmek değil, rejim kontrolündeki bölgelerdeki Suriyelilerin görüşlerini ve yasanın uygulanmasından kişisel olarak nasıl etkilendiklerine dair düşüncelerini incelemektir.

Go to Top