Suriye’de Güvenli Ortam Eksikliği ve Süregelen Yerinden Edilme

Mazen Kseibi - Suriye’de Güvenli Ortam Eksikliği ve Süregelen Yerinden Edilme

Suriye’de Güvenli Ortam Eksikliği ve Süregelen Yerinden Edilme

Suriye'nin savaştan önceki nüfusunun yarısından fazlası şu an yerinden edilmiş durumda. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğine (BMMYK) göre   

Suriyeliler, 2011'den bu yana evlerinden zorla yerinden edilmiş 13 milyon Suriyeliyle dünyanın en fazla zorla yerinden edilmiş insan oranını temsil etmektedir. Neredeyse yarısı ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. Esad güçlerinin kontrolü dışındaki bölgelerde, çoğunlukla ülkenin kuzeybatısında ve kuzeydoğusunda olmak üzere ülke içinde yerinden edilmiş 6,2 milyon insan bulunmakta. 

Yerinden Edilmiş Kişilerin Hakları  

Öncelikle yerinden edilmiş kişilerin evlerine güvenli, gönüllü ve onurlu bir şekilde geri dönmek haklarıdır. Bu hak, devam eden acıların ve uzun süreli yerinden edilmenin uzun vadeli sonuçları düşünüldüğünde çok daha önemlidir. 

Tüm bu acılara rağmen, yalnızca çok düşük bir oran türlü nedenlerle ve başka seçenekleri olmamasından ötürü bireysel olarak geri dönüşe mecbur kalmış ve bunun dışında Suriye'ye gerçek bir geri dönüş gerçekleşmemiştir. Bunun en büyük kanıtı, Suriye'de, Lübnan'da ve hatta Türkiye'de, istedikleri takdirde geri dönebilecek milyonlarca Suriyelinin olmasıdır.  

Ancak Suriyeliler, hayatlarına, özgürlüklerine ve haklarına yönelik tehditler nedeniyle geri dönmemeyi seçip bulundukları yerde kalmayı tercih etmişlerdir. Öyle ki çoğunun malına el konulmuş, akrabaları tutuklanmış veya evleri yıkılmıştı. 

Bundan daha önemli bir gösterge de Suriye'nin kuzeybatısı da dahil olmak üzere rejimin hakim olduğu bölgelerin dışına doğru sürekli devam eden bir göç hareketi varlığıdır. 

Bunun öncelikli sebebi rejimin kontrol ettiği alanları baskı altına almaya devam etmesidir. 

Suriye Vatandaşlık Onuru ve Hakları Derneği (SACD), eve dönüş konusundaki düşüncelerini neyin etkilediğini derinlemesine araştırmak ve eve güvenli bir şekilde dönmeleri konusunda bakış açılarını değiştirecek faktörlerin ayrıntılarını ortaya koymak için çeşitli ülkelerdeki yerinden edilmiş Suriyelilere ve Suriye içindeki yerinden edilmiş kişilere ulaşma konusunda büyük çaba sarf etmiştir. 

Bu endişelerin çoğu daha çok güvenlikle ilgili olsa da bazıları sosyal ve ekonomik boyutlara da sahiptir. 

Örneğin, 2020'de rejim bölgeleri dışında 1.100 Suriyeli ile yapılan bir ankette, görüşülen kişilerin %84'ü rejim ordusunda askere alınmanın geri dönüş için büyük bir engel olduğunu ifade ediyor. Aslında Suriye rejiminin zorunlu asker alımını devam ettirmesi, komşu ülkelerde ve Avrupa'da Suriyelilere sığınma hakkı verilmesi için başlı başına bir neden teşkil etmektedir. 

 2012 yılından bu yana Suriyelilerin evlerini terk etme sebeplerinin başında güvenlik sorunu gelmektedir. Öyle ki %98'i o yıl göç etmişti; çünkü kaçışlarının nedeni güvenliklerine yönelik tehditlerdi.  

Güvenlikle ilgili yerinden edilme nedenleri arasında ise tutuklanma korkusu, güvenlik güçlerinin sınırsız gücü, zorla yerinden edilme ve hukukun üstünlüğünün olmaması gibi etkenler sayılabilir. 

Keyfi ve yasa dışı gözaltılar, adam kaçırma, kaybolmalar ve mali şantajlar bu güne kadar devam eden uygulamalardır. Tüm bunlar siyasi ve mezhepsel bir arka plana sahiptir. 

Yerinden edilme devam ediyor 

2020'nin başında sadece üç ayda bir milyondan fazla insan, Esad güçleri ile Rus ve İranlı müttefiklerinin İdlib ve kuzey Halep'in kasaba ve şehirlerine düzenlediği saldırılar nedeniyle yerinden edildi. 

Suriyelilerin göç etmesinin bir başka nedeni de yaşam koşullarının kötüleşmesiydi. Bu aynı zamanda geri dönmelerini de engelleyen bir nedendir: Rejimin politikaları, yolsuzluk, uyuşturucu kaçakçılığı, pahalılık ve iş imkanlarının yokluğunda yüksek enflasyon nedeniyle Suriye'yi etkileyen büyük ekonomik çöküşün hepiniz farkındasınız. Burada 2011 yılında dolar kurunun 50 Suriye lirası olduğu ve bugün ise 3650 Suriye lirasına çıktığı da belirtilmelidir.  

Suriye'de işsizlik en yüksek seviyededir. Geçen yıl Birleşmiş Milletler istatistiklerine göre Suriyelilerin yaklaşık %90'ı yoksulluk sınırının altında ve %60'ı açlık tehlikesiyle karşı karşıyadır. 

Bu şartlar altında kimse Suriye'de kalmak ve geri dönmek istemiyor...  Bu, doğduğumuz, yaşadığımız ve inşasına katkıda bulunduğumuz Suriye değil. 

Bütün bunlara rağmen: Suriyeliler geri dönmek istiyor! Bu, uzun süren bir çatışmadan sonra nadir görülen bir durumdur.  

Tarihsel olarak ve zaman geçtikçe geri dönme arzusu ortadan kalkıyor ama biz vatanımızı yeniden inşa etmek istiyoruz. Çünkü orası diktatörlerin ve destekçilerinin değil bizim vatanımız. 

Yerinden edilmiş Suriyelilerin çoğunun (%73), uygun koşullar sağlandığında evlerine geri dönme isteklerini teyit etmeleri bunu doğrular niteliktedir. Bu yapılan birçok çalışma ile de uyumludur. Bu, 9 milyondan fazla Suriyelinin uygun şartlar sağlandığında Suriye'deki evlerine güvenli, gönüllü ve onurlu bir şekilde geri dönme haklarını kullanmak istediği anlamına geliyor. 

Geri dönme isteği, Suriyelilerin toplum olarak geri dönüşü ile yakından ilişkilidir: Toplum olarak sınır dışı edildik ve birey olarak değil, toplum olarak geri dönmek istiyoruz. 

Suriyeliler için sosyal bağlar ve aile bağları çok önemlidir. Görüşülen mültecilerin %84'ü, yerinden edilmiş akrabalarının ve tanıdıklarının geri dönüşünü, kendi geri dönüşleri için bir ön koşul olarak görmektedir. 

SACD geçen yıl, Suriye rejiminin hakim olduğu bölgelerdeki durum ve bu bölgelerdeki Suriyelilerin niyet ve yönelimleri hakkında “Korkunun Normalleşmesi” adlı yeni bir araştırma yürüttü. Hali hazırdaki güvenlik ve yaşam durumunu, yaptırımların ve COVID-19 pandemisinin etkisini anlamak için rejimin hakim olduğu bölgelerde 500 kişiyle röportaj gerçekleştirildi. 

Bu rapor, politikacıların elinde olan Suriye'deki durumun gerçekliğini ortaya koymaya yönelik bir başka girişimdir. Türünün dördüncü örneği olan bu rapor, Suriyelilerin kendileriyle alakalı konulardan bazılarına ilişkin görüş ve algılarına dair fikir sunmaktadır. Yerinden edilmiş Suriyelilerin güvenli, gönüllü ve onurlu bir şekilde geri dönme olasılığı ve Suriye'de kalıcı bir barış için umut vadedebilecek nihai bir siyasi çözüm hakkındaki tüm görüşlere saygı duyulmalı ve bu görüşler dikkate alınmalıdır.  

Kendi türünün dördüncüsü olan rapor, güvenlik ve geçim kaynakları ile ilgili durumun kötüleşmeye devam ettiğini ve yolsuzluğun arttığını doğrulamaktadır. 

Rapor, çatışma boyunca kendisine sadık kalanları bile hedef alan bir rejimin vahşeti, paranoyası ve yozlaşmasının ağırlığı altında parçalanan bir toplumun resmini çiziyor. Kendisine sadık olmayan veya muhalif olarak gördüklerinden bahsetmiyoruz bile.  

Devletin her kademesindeki ekonomik çöküş ve hastalıklı bir hale dönüşen yolsuzluk güvenlik güçlerini, keyfi tutuklamaya, adam kaçırmaya, tutuklu ailelerden tutukluların serbest bırakılması veya sadece tutuldukları yerle ilgili bazı bilgiler verme karşılığında para alarak ek kazanç elde etme aracı olarak kullanmaya itti. 

Rejim ve Rusya, aydınlık bir gelecek için model ve çözümün anahtarı olacağını iddia ederek, "uzlaşma bölgeleri" denilen şeyi bilinçli olarak icat etti. 

Ancak uzlaşma bölgelerinin başarısız bir model olduğu kanıtlanmıştır. Sonuçlar, ankete katılanlar arasında güvensizlik duygusu açısından en büyük çöküşü temsil ediyordu. 

SACD'ın 2019 yılında uzlaşma bölgelerinde yaptığı ankete katılanların %74'ü bulundukları bölgede kendilerini güvende hissetmediklerini bildirirken, 2020 anketinde bu oran %94'e yükseldi. 

Bu rakamlar, uzlaşma bölgelerinin vatandaşlara güvenlik sağlayamadığını, rejimin güvenlik politikalarının ve genel uygulamalarının Suriyeliler arasındaki güvenlik duygusunu zayıflattığını açıkça göstermektedir. 

Ayrıca uzlaşma bölgelerinde, 2019 anketine katılanların %48'i rejim kontrolündeki alanları terk etme niyetindeyken bu oran 2020'de %68'e yükseldi. 2011'den bu yana rejim tarafından kontrol edilen bölgelerde bu oran 2019'da yüzde 23 iken 2020'de yüzde 47'ye yükseldi. Bu oranlar, Mart 2021'de yayınlanan ve çatışmaların devamı halinde, Suriye'de önümüzdeki on yıl içinde 6 milyon mültecinin daha yerinden edileceği tahmininde bulunan Norveç Mülteci Konseyi'nin raporundaki ayrıntılı oranlarıyla uyumludur.  

Elbette doğu Suriye bölgeleri rejimin hakim olduğu bölgeler kadar kötü değildir. Ancak kesinlikle güvenli bir ortam söz konusu değil ve insan hakları ihlalleri ve etnik ayrımcılık buralarda çok fazla görülmektedir. 

Açıkçası raporlar, istatistiklere ve Suriye'deki durumun yakından takip edilmesine dayanarak şunları söyleyebiliriz: 

  • Suriyeliler yurtlarını zorla terk etmiştir ve yerinden edilme nedenleri hala devam etmektedir. 
  • Burada 2019'dan 2021'e kadar Suriye'de tutuklu sayısının 11.607'ye ulaştığını özellikle zikredelim.  
  • Suriyelilerin zorla geri gönderilmesinin, Suriye'nin kendisi ve komşu ülkeleri üzerinde çok kötü etkileri olacaktır. 
  • Normalleşme, zorunlu geri dönüşün kapısıdır. Genelde Suriyelilerin ve özelde yerinden edilmişlerin haklarının ihmal edilmesidir ve yeni göç dalgalarına neden olacaktır. Bizim çalışmalarımız ve raporlarımız ile uluslararası arenanın raporları bunu doğrulamaktadır. 
  • Güvenli bir ortam, Suriye'deki herhangi bir siyasi çözümün göz ardı edilemez dayanak noktası ve temelidir. Bunun gerçekleşmesi, yalnızca yerinden edilenlerin durumu için değil, tüm Suriyeliler ve göçmenlerin sığındığı ülkeler için de mantıklı bir çözümdür. Dolayısıyla siyasi çözüm bu temel üzerine inşa edilmelidir. Bu görmezden gelinirse Suriye'de herhangi bir siyasi çözüm olamaz.  

Son olarak 

Bizi ağırladıkları ve bize yardım ettikleri için Türkiye'ye ve Türk halkına teşekkür ederiz. Bu asla unutmayacağımız bir borçtur. Allah'ın izniyle gelecekte sağlıklı ve verimli ilişkiler kurmada önemli bir rolü olacaktır. Ancak sizi temin ederiz ki her Suriyeliye ana vatanına dönme fırsatı vermek için çok çalışıyoruz ve ana vatana dönüş, güvenli bir ortamın sağlanmasını gerekli kılmaktadır.

Gelin halkımızı evlerine, güvenli, gönüllü ve onurlu bir şekilde kavuşturmak için birlikte çalışalım... Gelin herkes için daha iyi bir bölge ve aydınlık bir gelecek inşa edelim.  

Go to Top