Suriye Rejiminin Boş Vaatleri

Güvenlik Durumu - Suriye Rejiminin Boş Vaatleri

Suriye rejiminin ve Rusya'nın garantileri uygulamaya gelince hiçbir anlam ifade etmiyor.

Suriye'de “uzlaşma anlaşmaları” kapsamındakiler ve rejim tarafından çıkarılan af kapsamındakiler de dahil olmak üzere, herhangi bir güvenlik garantisinin bulunmadığını gösteren tutuklama ve cebren alıkoyma operasyonları hala devam ediyor. Tutuklananların yüzde 19'u af kapsamına girerken, yüzde 26'sı “uzlaşma anlaşması” kapsamındaydı. Af yasaları tamamen bir ilüzyon, yalandan iyi niyet gösterisi olarak kullanılıyor, siyasi sebeplerden gözaltına alınanlar gerçekte serbest bırakılmamakta ve bu yasalar bir garanti teşkil etmemektedir.

Af Kararnameleri

Anket, Mart 2011'deki halk ayaklanmasının başlangıcından bu yana Suriye rejiminin yayınladığı 18 sayılı af kararnamesinin algısını ve etkisini ele aldı. Bu kararnamelerin zamanlaması ve kapsamı incelendiğinde aşağıdaki dağılım ortaya çıkmaktadır:

-Af kararnameleri genellikle rejim: (1) uluslararası toplum tarafından baskı görüyorsa veya inceleniyorsa (örneğin, 2 sayılı kararname), (2020/6), (2 )yüksek düzeylerde iç hoşnutsuzluk seziyorsa veya (3) önemli olaylardan önce imajını değiştirmeye çalışıyorsa (örneğin, 2021/13 sayılı kararname) yayınlanır.

-Çoğu, kapsamına alınması beklenen bireyleri ve toplum kesimlerini hedef alıp, ayaklanmadaki rolleri veya siyasi konumlarından dolayı tutuklananların serbest bırakılmasını kapsamına almayan ve çeşitli muafiyetleri olan kısmi kararnamelerdir.

-Aflar zaten kısmi ve seçiciyken, kararnamelerin de uygulanması ve yürütülmesi bunların etkisini daha da çok azaltmaktadır; çünkü genellikle dikkat çekecek düzeyde yolsuzluk ve gaspla uygulanmaktadır.

Bu durum, yukarıdaki ilk maddede söz edilen rejimin çıkardığı son iki af kararnamesinde kolaylıkla gözlemlenebilir. COVID19- pandemisi ile mücadele bahanesiyle, kararnamenin kapsamına giren tutukluların cezaevlerini boşaltarak, çok belirli suç türleriyle sınırlandırılan 6 Sayılı Kararname yayınlandı. Bu suçlar, uyuşturucu kaçakçılığı, adam kaçırma, Suriye'ye ait olmayan para birimiyle ticaret, rüşvet, askerlikten kaçma vb. idi. Suriye İnsan Hakları Ağı'na göre, bu af çok sınırlı sayıda tutuklunun serbest bırakılmasıyla sonuçlanan bir “hileydi": Siyasi suçlardan tutuklanan 130.000 tutuklunun yalnızca 96'sının affedildiği belgelendi. Yayınladıkları raporda, rejimin ya ceza gerektiren suçlardan ya da zorunlu askerlik hizmetinden kaçındıkları için hapsedilen tutukluların serbest bırakıldığı da belirtildi. Terörizmle veya rejimin siyasi muhaliflere, aktivistlere veya muhalefet gruplarının üyelerine yönelik başlıca suçlaması olan “milli duyguları zayıflatmakla” suçlananlar hariç tutuldu.

13 Sayılı Kararname, önceki kararnamelerde kullanılan yaklaşımın ve uygulamanın aynısı kullanılarak, Mayıs 2021'deki cumhurbaşkanlığı seçimlerinden hemen önce yayınlandı. Bundan kaç kişinin yararlandığını gösteren resmi bir rakam ise mevcut değil. Af kararnamelerinin, rejimin uluslararası baskıyı hafifletmek ve hem Suriyelileri hem de uluslararası aktörleri yanlış yönlendirmek için bazen de başarılı olarak kullandıkları siyasi araçlar olduğu çıkarımı yapılabilir.

Bu durum, anket sonuçlarımızda da görülmektedir. Ankete katılanların çoğu (yüzde 64'ü), af kararnamelerinin faydalı olmayıp iyi niyetle yapılmadığını ve bir dış propaganda aracı olduğunu düşündüklerini doğruladı (Şekil 22). Rejim yetkilileri ve yandaşları, bu durumdan etkilenen vatandaşları ve akrabalarını sömürerek onları mali kazanç için kullanıyor. Örneğin yetkililer, bir aile üyesinin adının af düzenlemelerine dahil edilmesi için idari düzenlemelerin olmamasını ve güvenlik hizmetlerinin yargı sistemi içindeki gücünü kendi çıkarları için kullanarak rüşvet talep etmektedirler.

Ankete katılanların yaklaşık beşte biri (yüzde 21'i), bu kararnamelerin iyi niyetle yayınlandığını, vatandaşlara yarar sağladığını ve genel koşulların iyileştirilmesine katkısının olduğunu düşünüyordu.

Ankete katılanların yüzde 15'i bu kararların iyi niyetle ve belirli bir amaç için verildiğini düşünürken, bu kararnameleri uygulayanları onların kapsam ve içeriğini manipüle etmekle ve değiştirmekle sorumlu tuttular.

“Güvenlik şubelerinin başında olanlar, af yasasını bir hırsızlık aracı haline getiriyor. Yanlışlıkla veya sebepsiz yere gözaltına alınmış olsalar bile daha fazla ödeme yapan kişilerin adı af listelerine yazılıyor.”

Teoride çıkarılan af kararnamelerinin kapsamına giren katılımcıların yüzde 79'u bu kararnamelerden doğrudan yararlanmadı ve af yasaları sebebiyle içlerinde serbest bırakılanlar olmadı. Af kararnamelerinin olumlu etkilerinden bahseden katılımcıların yüzde 21'i, bunların ne kadar etkili olduğu konusunda ikiye bölündü: Sadece yüzde 12'si gerçek faydaları olduğuna inanıyordu; geri kalan kişiler ise aftan “faydalanan” kişilerin ya cezalarının çoktan tamamlandığını ya da kısa bir süre önce sebepsiz yere tutuklandıklarını söyledi.

Af yasalarından yararlanmayan tutukluların başka bir sınıflandırılması da şu bilgileri ortaya çıkardı

  • dava görülmeden yapılan tutuklular af kararlarından yararlanamadı
  • kimi tutuklular kriterleri karşılamadığı gerekçesiyle aftan yararlanmadı
  • af kriterlerini karşılamalarına rağmen bilinmeyen sebeplerle bazı tutuklular serbest bırakılmadı

Anket sonuçları, af yasalarının tutukluların durumları üzerinde çok kısıtlı bir etkisinin olduğunu ve genellikle, uygun şartlara sahip olan davaların bile yararlanmasını engelleyecek şekilde seçici olarak yürütüldüğünü göstermektedir.

Keyfi Tutuklamalar

Suriye rejimi, kontrolü altındaki çoğu bölgede baskıcı, keyfi gözaltı ve tutuklama politikasını sürdürüyor (Şekil 12). Buna, uzlaşma alanlarında ve başka yerlerde kişisel anlaşma belgelerini "uzlaşma anlaşmalarını" imzalayan kişilerin tutuklanmaları da dahildir. Tutuklamalar, rejimi eleştiren ya da rejimin politikaları veya kötüleşen yaşam koşulları hakkındaki görüşlerini ifade eden kişileri de hedef alıyor.

Tutuklamaların neredeyse beşte biri (yüzde 19'u) daha önceki bazı af yasalarının ve rejimin yayınladığı kararnamelerin kapsamına giren kişilere yönelikti (Şekil 13). Tutukluların yaklaşık dörtte biri (yüzde 26'sı), rejimin daha büyük bir vaadini/garantisini içermesi beklenen kişisel veya toplu uzlaşma anlaşmalarını imzalamışlardı (Şekil 14).

Bu sonuçlar, rejimin kendi anlaşmalarına ve kararnamelerine uymadığını ve rejim kontrolündeki bölgelerde yaşayan (ya da geri dönmeyi planlayan) Suriyelilerin gelecekleri hakkında bilinçli bir karara varmalarının çok zor olduğunu doğrulamaktadır ve herhangi bir gerçek garantinin olmadığını tekrardan ortaya koymaktadır.

Raporun tamamını buradan okuyun:

Go to Top