Zakaria Zakaria

Dünya, Avrupa topraklarında II. Dünya Savaşı’ndan bu yana yaşanan en büyük çatışmayı seyretmenin korkusu içinde iken Suriyeliler, korkudan çok yorgunluk hissediyorlar.

Pek çok kişi, saldırganlar için adeta bir antreman sahasına ve silahları için denek haline dönüşmüş tüm bu cinayetlere ve insan hakları ihlallerine aynı dikkati çekmek için ne yapılması gerektiğini merak ediyor.

Şimdi sınırlar açıldı, Batı oy birliği ile savaşa karşı çıkıyor ve silahlar gönderiliyor.

Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden kısa bir süre sonra 24 Şubat’ta Avrupa Birliği, Ukrayna’ya yönelik “haksız” saldırıdan “Kremlin’i sorumlu tutacağını” ifade etti.

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen “Bu kara günlerde, kalbimiz Ukrayna ve bu nedensiz saldırı ile karşı karşıya kalan, hayatları için endişe eden masum kadınlar, erkekler ve çocuklar ile birlikte.”

Ayrıca Rusya medya savaşı tüm gücüyle devam ederken Russia Today (RT) ve Sputnik’in haklı olabileceğini savunan entelektüellerin yerini, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in “medya makinesinin” bir parçası oldukları için kanalları yasaklayanlar aldı.

Oysa Suriyeliler bunu çok önceden biliyorlardı. Daha çok Beyaz Miğferler olarak bilinen Suriye Sivil Savunması kurtarma görevlilerine karşı ortaya atılan yalanlar ve dezenformasyon kampanyaları hala akıllarında.

Suriye’deki başkaldırma bir diktatörlüğe yönelikti: Yani “dışarıdan” değil içeriden bir saldırgan söz konusuydu. Rusya ise yaklaşık 30 yıl önce Sovyetler Birliği’nin dağılmasından bu yana kendisinden ayrı olan Ukrayna’yı hala kendi topraklarının bir parçası olarak görüyor.

Ukrayna 16 Temmuz 1990’da özerkliğini ve sonraki yıl da bağımsızlığını ilan etti. Bu hamle ise birkaç ay sonra halk oylaması ile onaylandı.

Rusya, 300’den fazla silahı Suriye üzerinde test etti. Aynı zamanda özel Rus paramiliter birlikleri de söz konusu.

Suriye muhaliflerinin kontrolünde olan bölgelerdeki okulları, hastaneleri ve yerleşim bölgelerini bombalamaktan sorumlu olan Putin yönetimindeki ülke, protestolar ile karşılansa da hiçbir zaman gerçek bir eylemle karşı karşıya kalmadı.

İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün 2020’de bildirdiği üzere; “Nisan 2019’dan Mart 2020’ye kadar hastanelere, okullara ve pazar yerlerine yapılan onlarca yasa dışı hava ve kara saldırısı, yüzlerce sivilin ölümüne neden oldu. Saldırılar sağlık, eğitim, yemek, su ve barınma haklarını zedeleyerek kitlesel yerinden edilmelere zemin hazırladı.”

Yine bildiride: “Suriye-Rus ittifakı, birçoğu ülkenin başka yerlerinde savaşarak yerinden edilmiş 3 milyon sivile karşı savaş yasalarını defalarca ihlal etti. Bildiride komuta sorumluluğu olarak savaş suçlarına karışmış olabilecek 10 üst düzey Suriyeli ve Rus sivil ve askeri yetkilinin bahsi geçiyor: Onlar bu suistimallerden haberdardı ya da haberdar olmaları gerekiyordu; ancak suistimalleri durdurmak veya sorumlu olanları cezalandırmak için etkili hiçbir adım atmadılar.”

Bugün Rusya, bu Avrupa topraklarında daha fazla nükleer tesisi ele geçiriyor. Batı, insanlar başka evlerde öldürülürken ve işkence görürken kafasını başka tarafa çevirebileceğini zannetti.

Suriyeliler ise konu Suriye olunca Batı’nın “bu suistimallerden haberdar olduğunu ya da olması gerektiğini; ancak bunları durdurmak veya bunlardan sorumlu olanları cezalandırmak için etkili hiçbir adım atmadığını” düşünüyor.

Cezasız kalmanın aşağı yukarı aynı şeye sebep olacağı unutulmuştu: Bu sefer Araplar, Arapları öldürmüyor.

Sadece birkaç hafta öncesine kadar gece kulüpleri, genç liderleri, doğal kaynakları ve en önemlisi sağladığı güven ile önemli bir turizm merkezi olarak görülen bir ülkede; beyazlar, beyazları öldürüyor.

Şimdi ise Suriyeliler, seyircisi oldukları bu olayda yıllardır mahrum bırakıldıkları umudun başkalarına verilmesini istiyorlar. Yıpratma, yalanlar ve sivillere korku saçarak yürütülen bir savaş. Ama çok geç olabileceğinden korkuyorlar.

Ukrayna’daki Rus saldırganlığı gerçek anlamda ele alınacaksa, asıl başladığı yerde, Suriye’de de ele alınmalıdır. Bu gerçekleşmediği takdirde mesele, ne zaman ve nereye kadar uzanacağı sadece birer zaman ve mekan meselesi olarak kalacaktır.