Suriye’ye müdahale eden partilerin çatışmalı gündemleri, siyasal bir çözüm biçimine ilişkin herhangi bir çözümün yokluğu ve Suriyelilerin bu çözüm için bir görüş geliştirmek amacıyla bu ülkeler arasındaki müzakerelerden uzaklaşmaları ya da yabancılaşmaları göz önünde bulundurulduğunda, Suriye’ye müdahale eden ülkelerden bazıları, rejim ve muhalefetle ilişkilendirilen bazı kişiler arasında anayasa hakkında yürütülen müzakereleri, sürdürülebilir bir siyasi çözüm yolu olarak pazarlamaya çalışıyor. Anayasa hakkındaki müzakereler, 2012’deki Cenevre Antlaşması’nda ileri sürülen uluslararası kararların açık bir ihlalini oluşturuyor. Nitekim tüm bu görüşmeler, mültecilerin geri dönüşünü ve yerinden edilmiş kişileri dikkate almamakta ve hakkı olan Suriyelilerin görüşlerini, geri dönüşe dair verebilecekleri son kararı ve gelecekteki Suriye’nin istikrarını göz önünde bulundurmamaktadır. Bu sebeple, mültecilerin geri dönüşüne öncelik vermeden Suriye’deki savaşı bitirmeye yönelik bir çıkış yoluna ya da siyasi bir çözüme ulaşmak mümkün olmayabilir.

Fakat, Suriye durumunun karmaşıklığı ve daha önceki uluslararası deneyimler, sürdürülebilir barışın sağlanabilmesinin sayıları yaklaşık 13 milyon olan (Suriye’deki insanların yarısından fazlası) mültecilerin ve yerinden edilmiş insanların geri dönüşünün gerçekliğine ilişkin zorluklara daha çok odaklanmayı ve bu zorluklarla yüzleşmeden önce onlara güvenlik garantisi ve koruma sağlamayı da gerektiriyor. Yoksa, siyasi çözümün şekli ne olursa olsun, mültecilerin geri dönmesi mümkün olmayabilir ya da bu sürdürülebilir olmayabilir. Bu durum Suriye’de, komşu ülkelerde ve diğer birkaç ülkede barışın sağlanmasını olumsuz şekilde etkileyebilir.

2012’deki Cenevre Antlaşması ve 2015’teki 2254 sayılı Güvenlik Konseyi Kararı, Suriyeli mültecilerin güvenli ve gönüllü geri dönüşünü garanti altına alabilecek bir siyasi çözümün sağlanmasının gerekliliği konusunda aynı görüşü ileri sürdü.

Suriye rejiminin 2012’de çıkarılan anayasayla uyumlu olan başkanlık seçimleri yapmak istediği şu dönemde bize de bu soruyu sorma hakkı doğuyor: Seçimler ya da referandumlar mevcut koşullar altında demokratik standartlarla uyumlu bir şekilde özgür ve adil olarak yapılabilir mi? Ayrıca, seçimler şu an egemen olan koşullarda gözle görülür bir değişim olmadan yapılırsa geçerli olabilirler mi?

Seçim meselesi, bir türlü aşılamayan karmaşık aşamalardan ve özgür ve adil seçimlerin sağlanması için görmezden gelinemeyecek koşullardan sonra geldiğinden, siyasi sürecin son safhasında başka bir şey değildir. Seçimler için insanların adayları bir süzgeçten geçirip onları özgürce seçebildiği siyasi bir özgürlüğe, güvenliğe, barışa ve istikrara ihtiyaç vardır. Bu da adaylara, kendi seçim platformlarını sunma özgürlüğünü ve adayların temsilcileri ve uluslararası kuruluşların temsilcileri vasıtasıyla seçim sürecini gözleme kabiliyetini kazandırır.

Bu makalenin yazıldığı tarihte dahi Suriye’de şu an egemen olan anayasal, yasal ve lojistik koşullar seçimlerin özgürce yapılması için bir engel teşkil ediyor. Bu engellerin en önde geleni, otoriter rejimin Suriye’deki alt yapının yıkılmasına, yüz binlerin öldürülmesine, hapsedilmesine ve Suriye’nin insanlarının yarısından fazlasının yerinden edilmesine yol açan bilindik yöntemleri takip etmekte ısrar eden aynı zihniyet ile devam etmesidir.

Belki de en önde gelen anayasal engellerden biri mevcut Suriye Anayasası’nın 84. maddesinin 5. fıkrasındaki cumhurbaşkanlığı adayının “adaylığı süresinde üst üste 10 yıldan az olmamak kaydıyla, Suriye Arap Cumhuriyeti’nde ikamet etmesi” şartıdır. Bu maddenin zorla yerinden edilip Suriye’nin dışına gönderilen yaklaşık altı milyon mülteciyi başkanlık için aday olma haklarından otomatik olarak mahrum ettiği açıktır.

Mevcut Anayasadaki Madde (85) Fıkra 3’te belirtildiği üzere “Aday, Halk Meclisi’nden en az 35 üye desteği elde etmediği sürece adaylık başvurusu kabul edilmez ve hiçbir Meclis üyesinin birden fazla adayı desteklemesine izin verilmez.”

Rejimin tam kontrolü altında olan ve üyeleri güvenlik güçleri tarafından seçilen Halk Meclisi’nin yapısına dayanarak bu maddenin iktidardaki Baas Partisi’nin desteğini almayan adayların adaylık koşullarını elde etmesini engellediği açıktır.

Suriye’nin dışında ikamet eden Suriyeliler seçime ancak Suriye büyükelçiliklerindeki mevcut seçim yasası kapsamında ve Suriye rejiminin onayladığı seçmen kütüğü ile oldukça zor olan prosedürlere uygun olarak katılabilirler. Bu durum, geçerli bir pasaportun ve Suriye rejimi tarafından kontrol edilen çıkışlar için Suriye’den çıkış vizesinin varlığını gerektiriyor. Suriye meselesinin gözlemcileri, yerinden edilmişlerin çoğunun ülkeyi Beşar Esad hükümetinin kontrol etmediği sınır geçişlerinden terk ettiğini ve yerinden edilmişlerin çoğunun belgeleri olmadığını ve bu belgeleri elde etmede büyük zorluklar çektiğini biliyor.  Suriye büyükelçiliklerinden bir pasaport almanın masrafı 800 ABD dolarına tekabül ettiğinden, Suriye pasaportu dünyanın en pahalı pasaportu olarak sınıflandırılmaktadır.

Güvenlik durumunda ise Hafız Esad iktidara geldiğinden beri hiçbir değişim olmadı. Aksine, Beşar Esad’ın rejimi tarafından keyfi gözaltı, cebri kaybolma, cinayet, tehdit ve işkence uygulandığından ve rejimin Suriye muhalefetine karşı çıkan müttefikleri Suriyelilerin katılımı için büyük bir engel teşkil ettiğinden mevcut durum kötüleşti. Suriye rejiminin kontrolü altında yaşayan Suriyeliler ya da uzlaşma bölgeleri suikastların odağı haline geldi ve Rusya’nın güvencesi olan bölgelerde kalan tüm devrimcilerin yok edilmesi için çalışmalar yapıldı. Ayrıca, bir parçası Esad rejiminin, bir parçası Suriye Demokratik Güçleri’nin ve diğer parçası muhalefetin kontrolü altındaki kuzey ve kuzeybatı Suriye, üç kısma bölündü. Tüm bunlar ve diğer faktörler göz önünde bulundurulduğunda Suriyelilerin kendi özgür iradeleriyle katılabileceği herhangi bir özgür seçimin yapılması mümkün durmuyor.

Bu durumda, Suriye rejimi Suriyelilerin gönüllü, güvenli ve onurlu bir şekilde geri dönmelerine izin vermiyor. Bu da seçimlerin bunun için uygun olan güvenli bir ortamda yapılamayacağı anlamına geliyor. Kuşkusuz bu durum güvenli bir ortamda seçimlerin yapılması için anayasal ve yasal gereklilikleri içeren asgari koşulları sağlamakla başarılabilir. Ayrıca, güvenlik istikrarının sağlanması ve Bosna, Irak ve Afganistan gibi Suriyeli insanlarla benzer koşullardan geçmiş ülkelerde yapılmış olan seçimlerin deneyimlerinden yaralanmak mümkündür. Bu, deneyimlerin tam manasıyla tekrar yaşanacağı anlamına gelmez. Her ülkenin kendine özgü bir yapısı var ancak uluslararası toplumun bir seçim sürecini yürütmeden önce uygun bir çevre oluşturma isteği açısından benzerlik arz etmektedir.

Aslında en önemli husus Suriyeli insanların herhangi bir seçime katılmanın yararlılığına ikna olmayışıdır. Baas Partisi Suriye’deki iktidarı ele geçirdiğinden beri meydana gelen onlarca seçim deneyimi göz önünde bulundurulduğunda, Suriyelilerin toplumsal hafızasına seçimlere katılmanın işe yaramaz olduğu kazındı ve bu, Suriye Kardeşlik, Sosyalleşme ve Yardımlaşma Derneği (SACD) tarafından yürütülen kamuoyu araştırması tarafından doğrulandı. Katılımcıların %53,5’i geçmiş yani yerlerinden edilmeden önce, oy kullandıklarını çünkü “bunu yapmaya zorlandıklarını” ifade etti. Yalnızca %4,8’i kendi kanaatiyle oy kullandı ve katılımcıların % 84,4’i 2011’den önce rejim tarafından yapılan tüm seçimlerin “uydurma” olduğuna inandıklarını söyledi. Ayrıca, katılımcıların yalnızca %1,8’i mevcut koşullar altında seçimlerin yapılabileceği bir Suriye hükümetinin kurulabilme ihtimalini dile getirdi. Diğer taraftan, %42,4’ü “siyasi bir çözüm” olması dışında gelecekteki Suriye hükümetine güvenilemeyeceğine ve %41,4’ü ancak tam bir “siyasi geçişten” sonra hükümete güvenilebileceğine inanıyordu. Bu, Suriyelilerin seçimlere katılma ihtimalinin çok önemli bir göstergesidir; çünkü siyasi bir çözüm ve güvenli bir ortam için koşullar sağlandıktan sonra bile, Suriyelilerin siyasi kültürünü ve Esad’ın Suriye’de 50 yıldan uzun süren yönetiminin oluşturduğu ve seçim kavramını etkileyen tahribatı düzeltmeleri gerekebilir.

Siyasi bilinçlendirme kampanyaları yapmadan ve oy kullanma hakkına dair bir kültürünü ve seçimlere katılma gerekliliğini yaymadan bir seçim yapmak, seçimlerin gereksiz, düzmece ve sahte olduğu gibi ön yargılı düşüncelere sahip insanlar için manasız olur.

Yukarıda anlatılanlara dayanarak, siyasal, sosyal ve ekonomik olarak güvenli bir ortam sağlanmadan Suriyelilerin fikirlerini, iradelerini ve isteklerini gösterebileceği bir seçim yapmak mümkün olmayabilir. Tüm tarafların katıldığı bir siyasi çözümdeki insan haklarının korunması ve temel özgürlükler için Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Kararı 2254, Cenevre Antlaşması, Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi ve Avrupa Birliği Antlaşması’nda belirtilen konuya ilişkin diğer şartların sağlanması gerekmektedir.

Tüm bunların yerine getirilmesi seçimlerdeki güvenilirliğin artırılmasına, ikna edilmeye ve katılımın farkına varmaya ihtiyaç duyan Suriyelilerin katılımı olmadan mümkün olmayabilir ve bu da ancak Suriyelilerin siyasi bir çözüm için zorlanmadıklarını ve zulüm ve cinayetlerle güçlenen bir devlete dönüşmeyeceğini gördüklerinde başarılabilir.

Kapak fotoğrafı: Beşar Esad’ın nüfusun çoğunu yerinden ettikten sonra kontrolünü ele geçirdiği bölgelerde sergilenen fotoğrafları © Reuters