Sekiz yıl süren Suriye’deki iç savaşta, ülke nüfusunun yarısından fazlasına tekabül eden yaklaşık 13 milyon insan yurtlarından edildi. Bu rakamın 6 milyon kadarı ülke içinde yerinden edilmiş olup, geri kalanlar Türkiye, Ürdün, Lübnan, Avrupa ve diğer ülkelerde mülteci olarak hayatlarını sürdürüyor. Bu son dönemlerde eşi görülmemiş bir ölçekte gerçekleşen yer değiştirme olayıdır. Çatışmaya yönelik tüm siyasi çözümler, yerinden edilmiş Suriyelilerin gönüllü, güvenli ve onurlu geri dönüşlerinin koşulları siyasi bir anlaşma ile güvence altına alınıncaya kadar zorla geri gönderilmekten (tehlikeli koşullara geri dönmeye zorlanmaktan) korunma mekanizmalarını içermelidir ve haklarına saygı duyulacağını garanti eden ve gözeten sağlam bir uluslararası mekanizma devreye konulmalıdır.

Yerinden edilen Suriyelilerin büyük çoğunluğu giderek daha zor bir durumda yaşamlarını sürdürüyor. Suriye’de, korkunç yaşam koşulların, aşırı nüfus ve Beşşar Esad ve müttefikleri tarafından devam eden saldırılar nedeniyle acı içinde yaşıyorlar. Bu ayrım gözetmeyen cinayet, Şubat 2019’da Rusya
ve Esad rejiminin önderlik ettiği son askeri saldırının başlangıcından bu yana İdlib ve Kuzey Hama’dan Türkiye sınırına kaçan 400.000’den fazla kişiyi yerinden etti. Saldırganların kasıtlı olarak büyük miktarda sivil altyapısını tahrip etmesinden kaynaklanan İdlib’deki sert yaşam koşullarına rağmen, rejimin elinde tuttuğu bölgelere doğru kaçan insanlarla ilgili hiç bir kayıtlı vaka meydana gelmemiştir. Aynı şekilde, Ürdün sınırındaki Rukban Kampında yaşayanlar halen kuşatma altında ve temel yiyecek ve ihtiyaç malzemeleri oldukça yetersiz. Ağustos 2019’da KAMPI ziyaret eden BM heyeti, kamptaki sert yaşam koşullarına rağmen rejimin elinde tuttuğu bölgelere geri dönmek isteyenlerin sayısının azlığı karşısında şoke oldu.

Aynı zamanda, Lübnan’da mülteci olarak yaşayan Suriyeliler, temel hizmetlere erişim ve Suriye karşıtı duyarlılığın artması nedeniyle giderek daha sert bir durumla karşı karşıya yaşam mücadelelerini sürdürüyor. Türkiye, Suriyelilere rejimin elinde olan bölgelere geri dönme yönünde baskı yapmamakla birlikte, iç meseleler ve dış baskılar nedeniyle Türkiye’deki durum daha da kötüleşiyor, ancak Türkiye, gelecekte kuzeydoğu Suriye’de “en
az bir milyon Suriyeli mülteci”nin yaşayacağı bir potansiyel güvenli bölge oluşturmayı planlıyor.

Bazı Avrupa ülkelerinde yaşayan Suriyeli mülteciler de, yaşanan iç çatışmaya siyasi bir çözümün bulunması ya da bulunmaması veya mültecilerin güvenli ve onurlu geri dönüşü için gerekli asgari koşulların sağlam uluslararası garantiler altında sağlanması koşuluyla evlerine dönmeleri için baskı görüyor. Lübnan genel güvenlik başkanı kısa bir süre önce Suriye’de Esad’ın elinde olan bölgelere 200 bin kadar Suriyeli mültecinin geri gönderildiğini belirtti. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) de dahil olmak üzere uluslararası kurumların bu alanların
çoğuna erişimi kısıtlıdır veya erişimi yoktur; geri dönenlerin gelecekle ilgili kaderlerini takip edemiyor veya ülkenin rejim tarafından kontrol edilen bölgelerindeki güvenlik tehditlerini raporlayamıyorlar.

Esad rejimi, yerinden edilmiş Suriyelilerin büyük bir bölümünün evlerini ve mülklerini ayrımcı yasalar, yıkımlar ve yanlış “yeniden yapılanma” uygulamaları yoluyla tahliye etmelerine yönelik bir demografik değişim politikası uygulamaktadır. Rejim ve Rus müttefikleri, özellikle Avrupa Birliği’nden gelen uluslararası fonlar başta olmak üzere.

Suriye’de “yeniden yapılanma” planlarını finanse etmek ve yerinden edilmiş insanların örgütlü bir şekilde yurtlarına geri dönüşü gerçekleşmeden önce, Suriye’nin demografik görünümüne yönelik çok yönlü bir çabayla yeni gerçeklikleri inşa etmek noktasında umutsuz hissediyorlar. Rejim ve Rus müttefikleri, bu amaca ulaşmak için, yerinden edilmiş kişilerin Esad’ın elinde olan bölgelere geri dönme özgürlüğüne sahip olduğuna, geri dönenlerin zulüm ve tacizden korunacağına ve mülklerini geri alacaklarına ve huzurlu bir yaşam sürmelerine izin verileceğine ilişkin yalan ve yanlış öyküler ön sürüyorlar. Bu raporun da ortaya koyduğu gibi, hiçbir şey gerçeklerden öteye geçemez.

Bu rapor ve bunun temelini oluşturan araştırma sırasında, Esad yönetiminin elinde tuttuğu bölgelere geri dönen insanlardan (çoğunlukla yeni yerleştirildikleri yerlerdeki şiddetli yaşam koşulları nedeniyle veya rejimin güvenli geri dönüş vaatlerine inandıkları için) ve önceden muhalif güçlerin
kontrolü altında olan fakat daha sonra sözde uzlaşma anlaşmaları kapsamında rejim güçleri tarafından ele geçirilen bölgelerde kalan insanlardan tanık ifadeleri toplamak için benzeri görülmemiş bir çaba gösterilmiştir. Rapor, ülkelerine geri dönenlerin ve “uzlaşma anlaşmaları” kapsamındaki  ölgelerde
yaşayanların güvenlik durumlarının yanı sıra bu insanların temel hizmetlere erişimini, Esad’ın yönetiminde olan bölgelerdeki genel yaşam koşullarını ve daha önce yerinden edilmiş kişilerin geri dönüş süreci ve diğer sorunları hakkındaki görüşlerini belgeliyor.

Raporun, BMMYK da dahil olmak üzere hiçbir uluslararası kuruluşun Esad’ın kontrolü altındaki tüm bölgelere gerçek ve sansürsüz erişimi olmadığı için eşsiz bir değeri var. Geri dönenlerin güvenlik durumları ve karşı karşıya kaldığı tehditler ve bu bölgelerdeki genel yaşam koşulları hakkında  istematik bir şekilde bilgi toplamak neredeyse imkansızdır.