Danimarka Göçmenlik Bürosu tarafından Şam ve Şam kırsalına ilişkin hazırlanan Menşe Ülke raporu kapsamında kendileriyle görüşülen Suriyeli araştırmacılarına ve uzmanlardan elde edilen bilgilere göre, bu bölgelerden gelen Suriyeli mültecilere tanınan geçici koruma statüsünün kaldırılmasına yönelik verilen karar asla sunulan bilgileri yansıtmamaktadır. Ayrıca bir çoğu, gelecekte DGB ile işbirliği yapmayı reddedeceklerini veya görüşmelerinin kötüye kullanılmasını önlemek için bunu ancak katı koşullara tabi tutulması halinde kabul edeceklerini belirtti.
Bu uzmanların bir kısmı geçen yıl imzaladıkları mektupla Danimarka hükümetinin Şam’dan gelen Suriyeli mülteciler için “geçici korumayı” kaldırma kararını şiddetle kınadılar. Bu kararda Danimarka Göçmenlik Bürosunun Şam hakkında hazırladığı bir menşe ülke (COI) raporuna yönelik ifadelerimiz kullanıldı, ancak daha sonraki hükümet kararlarında veya politikalarında belirtilen hususların bizim görüşlerimiz olduğunu kabul etmiyoruz ve Danimarka’nın Suriyeli mülteci politikasının alandaki gerçek durumu tam olarak yansıttığını düşünmüyoruz. Danimarka hükümetini, geri dönen mültecilere yönelik süre gelen riskleri daha iyi yansıtmak için Şam konusunda vardıkları sonuçları gözden geçirmeye ve mevcut mülteci politikalarını buna göre değiştirmeye davet ediyoruz.”
Bahse konu mektuba imza atan uzmanlar arasında aşağıdaki isimler yer almaktadır:
Ammar Hamou, Syria Direct
Bente Scheller, Heinrich Boell Derneği
COAR Global
Jennifer Cafarella (daha önce Savaş Araştırmaları Enstitüsü’nde (ISW) görev alan Christopher Kozak adına)
Jusoor Araştırma Merkezi
Omran Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sara Kayyali, İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch)
Suhail al-Ghazi, Suriyeli Araştırmacı ve The Tahrir Institute for Middle East Policy (TIMEP) nezdinde Yerleşik Olmayan Akademisyen
Bu basın toplantısına hazırlık mahiyetinde, Danimarka Göçmenlik Bürosu’nun değerlendirmesinden IŞİD’in yakın zamanda yüzlerce kişinin ölümüne ve yaklaşık 45.000 kişinin evini terk etmek zorunda kalmasına neden olan bir hapishaneye kanlı bir saldırı düzenlediği Haseke de dahil olmak üzere Suriye’nin diğer bölgelerine genişletmek için çalıştığına dair aldığımız bilgiler ışığında bahse konu uzmanlara ulaşarak kendilerine iki soru ilettik:
- Mülteci Temyiz Kurulu tarafından Suriyeli mültecilere yönelik korumanın geri alınmasına ilişkin kararda, kaynaklar arasında sizin isimlerinize de yer verilen DGB’nin “Ülke Raporu: Menşe Ülke Bilgisi (COI) Suriye, Şam ve Şam kırsalı illerindeki güvenlik ve sosyoekonomik durum” isimli raporuna atıfta bulunulduğu göz önüne alındığında, Suriyeli mültecilerin Şam ve Şam kırsalı iline dönmesinin güvenli olduğu değerlendirmesinin verdiğiniz bilgileri doğru yansıttığını düşünüyor musunuz?
- DGB’nin hazırladığı Menşe Ülke raporları için tekrar bilgi kaynağı olarak görev almayı düşünür müsünüz?
Verdikleri yanıtlardan derlediğimiz demeçler aşağıdaki gibidir:
Yukarıdaki isimlerden biri olan ve New Lines Enstitüsü’nde Araştırma Görevlisi olarak çalışan Elizabeth Tsurko, şunları belirtti: “Danimarka Göçmenlik Bürosu’nun vardığı sonuç, benim Şam ve Şam kırsalı hakkında sahip olduğum bilgiler ve gerçeklerle kesinlikle örtüşmüyor. Çok sayıda insan hakları örgütü, geri dönenlerin Suriye rejimi tarafından tutuklandığı ve kimi zaman ölümle sonuçlanan işkenceler gördüğünü belgelemişlerdir. DGB geçen ay bana ulaştı ve Haseke’deki durum hakkında benimle bir röportaj yapmak istedi. O bölgeden gelen kişilerin sınır dışı edilmesine suç ortaklığı yapmamak için tekliflerini reddettiğimi cevabi mektubumda belirttim. DGB’nin yanıtlarımı kullanma şekli benim söylediklerimin arkasında yatan niyetimden farklıydı ve özenle düzenlenmişlerdi. Muhtemelen maruz kaldıkları siyasi baskı nedeniyle varmak istedikleri noktayı kanıtlamak için seçilmiş kısımları kullandılar. Suriye’nin hiçbir yeri güvenli değil.” Elizabeth Tsurkov, New Lines Enstitüsü’nde Araştırma Görevlisi.
“Raporun, görüşmelerde söylediklerimi yansıttığını düşünmüyorum. İlk raporun yazılma şekli ve göçmenlik bürosunun ifademizi ele alış biçimi ve raporun dayandığı kaynaklar, artık Danimarka Göçmenlik Bürosu ile ilişki kurmamam gerektiğini açıkça ortaya koyuyor.” Souhail Al Ghazi, Kıdemli Araştırmacı, Ortadoğu Araştırmaları Merkezi, İstanbul.
“Bazı insanlar geri dönebilecek durumda olsa bile Suriyeli mültecilerin SINIR DIŞI EDİLMELERİ güvenli değil. Bazı bireyler için güvenli olan, diğer Suriyeli mülteciler için güvenli değil. DGB ile tekrar (işbirliği yapmayacağım). Asaad Hanna, Araştırma Görevlisi, Columbia Üniversitesi, Kamu ve Uluslararası İlişkiler Enstitüsü (SIPA)
Danimarka Göçmenlik Bürosu “Şam’ın güvenli bir yer olduğunu” iddia ettiği ilk raporunda sözlerimin bir kısmını çıkararak benim Şam’ın güvenli olduğunu söylediğim izlenimini vermiş. Gerçek şu ki Şam güvenli bir yer demedim. Şam ve kırsalı güvenli olsaydı ve ben Şam kırsalındaki Duma şehrinden olsam, yıkılan şehrime dönmem daha iyi olurdu. O halde ben evimi terk etmek zorunda kalmışken Şam ve kırsal bölgelerinin güvende olduğunu nasıl söyleyebilirim?” Ammar Hammou, Syria Direct
“Danimarka Göçmenlik Bürosunun özel amaçlar güttüğünü ve hükümetin mültecilerin [sınır dışı edilmelerini] teşvik etmek için bu kurumu haksız şekilde kullanacağını bilmiyorduk. Bu nedenle sözlerimizin, Danimarka hükümetinin mültecilere yönelik her türlü insani sorumluluktan kaçınmasına hizmet etmek için siyasi bir çerçeveye oturtulduğuna inanıyoruz. Dolayısıyla, değerlendirmenin verdiğiniz bilgileri hiçte doğru yansıtmadığını düşünüyoruz.’ Mohhamad Sarmini, Jusoor Araştırma Merkezi
“DGB’nin raporunun sonuçlarına hepimiz çok şaşırdık. [değerlendirme sonuçlarını kınamak için] bir bildiri yayınladık. Sonrasında Danimarkalılar bizimle tekrar görüştüler ve kendilerini bize açıklamaya çalıştılar. Ama biz kırgınlığımızı dile getirdik. Omran Stratejik Araştırmalar Merkezi olarak yanımızda bir avukatımız vardı, onlara verdiğimiz cevapların üzerinden geçtik ve cevaplarımızın nasıl bölümlere ayrıldığını gösterdik. O zaman bu konuda gelecekte Danimarka ile işbirliği yapmayacağımızı duyurmuştuk. [Gelecekte tekrar katılırsak), daha dikkatli olacağız ve her zaman yanımızda bir avukatın bulunmasını talep edeceğiz.” Nawar Shaban, Omran Stratejik Araştırmalar Merkezi
“Bizim yaşadıklarımız, başkalarının yaşadıklarından farklı olabilir. Yanıtlarımızı onlara gönderdiğimiz haliyle yayınladılar. Yaptıkları manipülasyon, bilgiyi “teyit edemediklerini” söyledikleri de oldu, bu kabul edilemez çünkü aldıkları tüm bilgileri teyit ettiklerini söyleyemeyiz.” Fadel Abdel Ghani, Suriye İnsan Hakları Ağı - Syrian Network for Human Rights (SNHR)
Ek I-Röportaj yağtığımız tüm kişilerin yanıtlarının bütün hali
Souhail Al Ghazi, Ortadoğu Araştırmaları Merkezi, İstanbul
- Raporun röportajlarda söylediklerimi yansıttığını düşünmüyorum, örneğin sivillerin, geri dönenlerin ve yerlilerin rejim güvenlik güçleri tarafından nasıl gasp edildiğini ve para ödemezlerse nasıl gözaltına alınabileceklerini birkaç kez dile getirdim. Ne var ki röportajlarda en az 4 kez bahsetmeme rağmen raporda sadece bir kez kısaca yer verilmişti. Rejim tarafından af çıkarılmasına rağmen tutuklanan onlarca kişi olduğundan, hatta hiçbir zaman silahlı direnişe katılmamış sivillerin, rejimin aradığı kişilerin akrabaları olduğu için tutuklandığından da bahsetmiştim. Durum değişmiş değil ve insanlar kendilerini tutuklanma ve zorla kaybedilme tehlikesiyle karşı karşıya buluyor.
- Tekrar rapor hazırlanmasına katılıp katılmaman hususunda şunu söyleyebilirim; ilk raporun yazılma şekli, göçmenlik bürosunun ifademizi ele alış biçimi ve raporun dayandığı kaynaklar, artık Danimarka Göçmenlik Bürosu ile ilişki kurmamam gerektiğini açıkça ortaya koyuyor.
Asaad Hanna, Columbia Üniversitesi
- Hayır, uzaktan yakından alakası yok. Sordukları farklı sorular ile [yanıtlarım] epeyce karıştırılmıştı. Ayrıca ortada bir zaman farkı var. 2019’da doğru olan 2022’de uygulanamaz. Bazı insanlar geri dönebilecek durumda olsa bile Suriyeli mültecilerin SINIR DIŞI EDİLMELERİ güvenli değil. Bazı bireyler için güvenli olan, diğer Suriyeli mülteciler için güvenli değil.
- Hayır, dönmeyeceğim.
Ammar Hamou, Syria Direct
Sorularınızla ilgili olarak, Danimarka Göçmenlik Bürosunun “Şam’ın güvenli bir yer olduğunu” iddia ettiği ilk raporunda sözlerimin bir kısmını çıkararak benim Şam’ın güvenli olduğunu söylediğim izlenimini vermiş olduğunu belirtmek isterim. Gerçek şu ki Şam güvenlidir demedim, verdiğim yanıt daha çok Şam ve Dera şehirleri arasındaki suikastların karşılaştırılmasına (ilişkindi). Onlara Şam ve Şam kırsalında aranan kişilerin ailelerine yönelik tutuklamalara ve baskılara tanıklık edildiğini söyledim ve Göçmenlik Bürosu tutuklamaların olduğu hususuna açıklık getiren başka bir rapor yayınladı. Ancak benim ve İnsan Hakları İzleme Örgütü’nden Sarah Kayalı’nın tanıklığına dayanan raporun neden olduğu tartışmalardan sonra, Göçmenlik Bürosu tarafından ifadeleri alınanların büyük çoğunluğunun dahil olduğu bir bildiri yayınladık. Dile getirilen hususlara itiraz ettik ve Suriye’nin güvenli olmadığını teyit ettik. Yayınladığımız bildiriye şu bağlantıdan ulaşabilirsiniz: https://www.hrw.org/news/2021/04/19/denmark-flawed-countryorigin-reports-lead-flawed-refugee-policies
- Göçmenlik Bürosunun hazırladığı rapor, alınan ifadelerin içeriğini yansıtmıyor, Suriye’nin hiçbir bölgesi güvenli değil ve İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün yayınladığı bir bildiriye imza attığımızı yukarıda size belirtmiştim. Göçmenlik Bürosunun raporunda belirtilen ifadeleri kınadık ve Şam’ın güvenli olmadığını bir kez daha vurguladık ancak burada çok önemli bir noktaya dikkat çekmek istiyorum, ifadem 2020 yılının ortalarından sonra alındı ve Danimarka 2018’den bu yana ikamet izinlerini geri çekmeye başladı. Raporun yayımlanmasından önce onlarca oturum iznini iptal etmesine rağmen raporu, mültecileri sınır dışı etmek için bahane olarak kullandılar.
Danimarkalı televizyon ve yazılı basın organları tarafından benimle yapılan röportajlarda bahsettiğim şu hususu eklemek isterim: Şam ve kırsalı güvenli olsaydı ve ben Şam kırsalındaki Duma şehrinden olsam, yıkılan şehrime dönmem daha iyi olurdu. O halde ben evimi terk etmek zorunda kalmışken Şam ve kırsal bölgelerinin güvende olduğunu nasıl söyleyebilirim?” Ürdün’de baskı altında kaldıktan sonra, üç ay önce, Fransa’ya geldim; çünkü Ürdün, Esad rejimiyle normalleşmesinden sonra muhalif gazetecilere yönelik politikalarında değişikliğe gitti. - Göçmenlik Bürosu benimle tekrar iletişime geçerse, ifadelerimin bölümlere ayrılmaması konusunda ısrar etmek koşuluyla bir bilgi kaynağı olarak hareket edeceğim ve son skandaldan sonra Göçmenlik Bürosunun aynı hatayı yapmaya cesaret edeceğini düşünmüyorum; ama ülkemle ve ülkemin insanlarıyla temas halinde olmak ve ülkemde neler olup bittiğini öğrenmek için benimle iletişime geçen herhangi bir tarafa cevap vermek benim görevimdir.
Son olarak Danimarka’daki mültecilerle ilgili bir dizi rapor yayınladığımı belirtmek isterim. Onlardan birisi de şudur: https://syriadirect.org/denmarks-policy-to-return-syrianrefugees-unleashes-anxieties-splinters-families/
Mohamad Sarmini, Jusoor Araştırma Merkezi
- “Danimarka Göçmenlik Bürosunun özel amaçlar güttüğünü ve hükümetin mültecilerin [sınır dışı edilmelerini] teşvik etmek için bu kurumu haksız şekilde kullanacağını bilmiyorduk. Bu nedenle sözlerimizin, Danimarka hükümetinin mültecilere yönelik her türlü insani sorumluluktan kaçınmasına hizmet etmek için siyasi bir çerçeveye oturtulduğuna inanıyoruz. Dolayısıyla değerlendirmenin verdiğiniz bilgileri hiç bir şekilde doğru yansıtmadığını düşünüyoruz
- Yaşananlardan sonra, yalnızca gelecekte olası bir durumda, hem röportajın DGB sentezinin hem de raporun nihai versiyonunun yayınlanmadan önce onay için bize gönderilmesi ve tarafımızdan atıfta bulunulan bilgilerin sunulma sırası da dahil olmak üzere, tarafımızca sağlanan bilgilerin sunumuna yönelik her türlü değişiklik ve/veya itirazımız dikkate alınır ve buna göre revize edilmesi durumunda, DGB Menşe Ülke raporları gibi çalışmalar için kurumsal bir kaynak olmayı onaylayacağız. Bahse konu şartların dikkate alınmaması veya buna göre raporun revizesinin reddedilmesi, röportajın kullanılması için verdiğimiz izni geri çekmemize yol açacaktır.
Nawar Shaban, Omran Stratejik Araştırmalar Merkezi
- “DGB’nin raporunun sonuçlarına hepimiz çok şaşırdık. [değerlendirme sonuçlarını kınamak için] bir bildiri yayınladık. Sonrasında Danimarkalılar bizimle tekrar görüştüler ve kendilerini bize açıklamaya çalıştılar. Ama biz kırgınlığımızı dile getirdik. Onlarla yaptığımız görüşme resmi bir görüşmeydi. Omran Stratejik Araştırmalar Merkezi olarak yanımızda bir avukatımız vardı, onlara verdiğimiz cevapların üzerinden geçtik ve cevaplarımızın nasıl bölümlere ayrıldığını gösterdik. O zaman bu konuda gelecekte Danimarka ile işbirliği yapmayacağımızı duyurmuştuk.
Ancak bu orada bitmedi. Geçtiğimiz günlerde Avusturyalı yetkililer bizimle görüşmek istedi ancak üçüncü Covid salgını nedeniyle görüşmemiz ertelendi. Hollanda da görüşmeler yapıyor. Benimle iletişime geçmeye çalıştılar ama onlara cevap vermedim. - Gerek Omran Araştırma Merkezi olarak gerekse de bizzat şahsım görüşmelere katılacağız ancak daha temkinli olacağız ve yanımızda her zaman bir avukatın bulunmasını talep edeceğiz. Ayrıca ne tür soruların tarafımıza yöneltileceğini öğrenene kadar katılım göstermeyeceğiz. Çünkü amacımız sadece rejim kontrolündeki bölgelerde güvenliğin olmadığını anlatmak değil; aynı zamanda Suriyeli mültecileri, Avrupa’da yaşayan mültecileri dahi Suriye’deki herhangi bir bölgeye geri göndermenin mümkün olmadığının altını çizmek istiyoruz. Bu, Danimarka’daki birçok yasanın ihlali anlamına geliyor ve bu nedenle muhalefet tarafından Danimarka hükümeti aleyhinde açılmış bazı davalar var. Evet, her ne kadar DGB raporunda bize atıf yapılsa da bahse konu raporu kınamak için bir bildiri yayınladık.
Fadel Abdel Ghani, Suriye İnsan Hakları Ağı - Syrian Network for Human Rights (SNHR)
- Bizimle ilk kez iletişime geçtiler. Daha önce yayınladıkları raporlarında bizimle iletişime geçmemişlerdi. Bizim görüşümüze göre eğer daha önceki raporları (2019) incelenirse, önceki raporların daha da kötü olduğu görülecektir. Şahsen ben raporu ve metodolojisini eleştiriyorum. Rapor abartıldı çünkü sonuçta bu siyasi bir karar. Raporda kullanılan dile bakıldığında, her ne kadar daha iyi olması mümkün olsa da, Suriye’nin güvenli olduğu açıkça belirtilmiyor. Rapora araştırmacı (ve akademik) bir bakış açısıyla ve bu alandaki uzmanlar olarak bakıldığında durum bu şekilde. Danimarka medyasına verdiğim röportajlarda zaten bu hususu dile getirmiştim: Hükümet akıllıca davrandı ve rapora atıfta bulundu, ama aslında bu daha önce alınan siyasi bir karardı. Rapor bir bahane olarak kullanıldı. Ancak kararın rapora istinaden alındığını söylemek doğru olmaz.
Raporda bahsedilen referansların sadece kullanılan kaynaklar olduğunu unutmamalıyız; onlar raporun yazımına katılmadılar. Bize spesifik bir takım sorular gönderdiler, biz de cevapladık. Daha açık ifade etmek gerekirse, gönderdikleri soruları kelimesi kelimesine yanıtladık ve yalnızca biraz ayrıntılandırdık. Raporu kınayan bildiriyi imzaladık. Ancak cevaplarımızın veya kullandığımız dilin manipüle edilmediğini söylemek insaflı olacaktır. ‘Suriye yönetimi’ tabirini kullanıp kullanmamaları gerektiğini sordular ama biz onlara ‘Suriye rejimi’ ibaresini kullanmalarını söyledik. Raporun ekinde, gözaltı ve tutuklamaların yaşandığı durumu anlatan ve sert bir dille yazılmış olan bizim ekimize de yer verdiler. Bizden yanıtlarda manipülasyon yapıldığını belirten bir ifadeye imza atmamız istendi, ancak yanıtlarımız manipüle edilmediği için imzalamadık. Bizim yaşadıklarımız, başkalarının yaşadıklarından farklı olabilir. Yanıtlarımızı onlara gönderdiğimiz haliyle yayınladılar. Yaptıkları manipülasyon, bilgiyi “teyit edemediklerini” söylediklerinde oldu, bu kabul edilemez çünkü aldıkları tüm bilgileri teyit ettiklerini söyleyemeyiz.” - Evet biz katılacağız. Ama ne yazık ki bir daha bizimle irtibata geçmediler. O alanı boş bırakmamak maksadıyla görüşmelere katılacağız. Ama gelecek sefer verileri artıracağız ve takındığımız pozisyonu iyice açıklayacağız. Raporda ve ekte verdiğimiz bilgilerin, Suriye’nin güvenli bir yer olmadığı konusundaki net duruşumuzla raporun güçlendirilmesine katkıda bulunduğuna inanıyorum; çünkü tutuklamalar, kontrol noktalarındaki ölümler, baskılar, adam kaçırmaya kadar varan ve yakalama kararı olmaksızın yapılan tutuklamalar ve buna benzer istatistikler sunduk. Bu nedenle katılımımız önem arz ediyor ve verilerimizi sunmak suretiyle sahadaki gerçeğe açıklık getirmeliyiz.
Elizabeth Tsurkov, New Lines Enstitüsü
- Onlardan biri olan New Lines Enstitüsü’nde Araştırma Görevlisi olarak çalışan Elizabeth Tsurko, şunları belirtti: “Danimarka Göçmenlik Bürosu’nun vardığı sonuç, benim Şam ve Şam kırsalı hakkındaki bilgilerime ve gerçeklere kesinlikle aykırı. Çok sayıda insan hakları örgütü, geri dönenlerin Suriye rejimi tarafından tutuklandığı ve kimi zaman ölümle sonuçlanan işkenceler gördüğünü belgelemişlerdir.
- DGB geçen ay bana ulaştı ve Haseke’deki durum hakkında benimle bir röportaj yapmak istedi. O bölgeden gelen kişilerin sınır dışı edilmesine suç ortaklığı yapmamak için tekliflerini reddettiğimi cevabi mektubumda belirttim. DGB’nin yanıtlarımı kullanma şekli benim söylediklerimin arkasında yatan niyetimden farklıydı ve özenle düzenlenmişlerdi. Muhtemelen maruz kaldıkları siyasi baskı nedeniyle varmak istedikleri noktayı kanıtlamak için seçilmiş kısımları kullandılar. Suriye’nin hiçbir yeri güvenli değil.