Uluslararası hukuk danışmanı: Kurtuluş Baştimar - Suriyelileri güvenli olmayan bir Suriye’ye geri göndermelerin hiçbir hukuki dayanağı yok
Türkiye'deki Suriyeli mültecilerin çoğunun yasal farkındalık ve Türk yasalarının hükümleri hakkında bilgi sahibi olmaması ve Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin sessizliği ve desteğinin olmaması nedeniyle, Suriyelilerin zorla geri gönderildiğine dair sürekli raporlar var. Türkiye'deki bazı Suriyeli mülteciler ise, güvenli bir bölge olduğu iddialara göre, kuzey Suriye'ye geri gönderiliyor.
Bu şekilde yapılan geri göndermelerin Türk hukukunda herhangi bir hukuki yönü temel almaması ve uluslararası hukukta temel bir ilke olarak sınıflandırılan geri göndermeme ilkesinin ihlali olması dikkat çekicidir.
Konuyu daha da genişletmek için Uluslararası Prisoners Defenders International Asya Direktörü Kurtuluş Baştimar ile Kıdemli Uluslararası Hukuk Müşaviri olan Kurtuluş Baştimar ile görüştük.
1- Son zamanlarda Türkiye'den sınır dışı edilen Suriyelilerle ilgili haberler görüyoruz, bize tam olarak neler olduğunu anlatabilir misiniz?
Hiç şüphesiz, ülkenin içinde bulunduğu siyasal ve ekonomik durumu Suriyelilerin geri gönderilmesindeki en önemli faktörlerin başında geliyor. İktidar, Suriye’de güvenli bölge oluşturduğunu ve Suriye’nin güvenli bir yer olduğunu ileri sürerek geri göndermelere başladı ve muhalefet de iktidar olunca Suriyelilerin geri gönderileceği vaadinde bulunuyor. Milliyetçi duygular körüklenerek ve ekonomi de gerekçe gösterilerek, Suriyelilerin geri gönderilmesi hızlandırılıyor.
2-Türk makamlarının bu tür eylemlerde bulunmasının yasal dayanağı nedir?
Aslında hukuki açıdan bu geri göndermelerin hiçbir hukuki dayanağı yok. Şöyle ki, savaşın devam ettiği bir ülkeye insanları gönderemezsiniz. Bırakın savaşın olmasını, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AIHM) içtihatları göz önünde bulundurulduğunda, bir insanın işkence ve kötü muameleye maruz kalacağı bir ülkeye dahi gönderilmesinin uluslararası insan hakları hukukuna aykırı olduğu görülecektir. Türkiye, milli güvenliğe tehdit, toplumsal düzeni bozmak gibi dayanaklar kullanarak deportları gerçekleştiriyor.
3-Bu durum, mültecilerin geri gönderilmemesine ilişkin uluslararası hukuk kanunlarına uygun mudur?
Hayır, kesinlikle değil. Bu insanlar savaştan kaçıp geldiler ve geri gönderildikleri zaman yaşayabilecekleri bir ülke yok. Işkence ve kötü muamele başta olmak üzere en temel hak olan yaşam hakkından bile mahrum olacakları açıktır. Geri göndermeler, uluslararası hukukun en temel prensibi olan geri gönderme yasağı (Principle of non-refoulement) ihlalidir.
4-Birinin adi bir suç işlemesi durumunda alması beklenen ceza nedir? Türk hukukuna tabi olmaları gerekmiyor mu?
Türk ceza kanunlarında belirtilen suçlardan birinin işlenmesi durumunda elbette Suriyeliler yargılanmalıdır. Gereken ceza, eğer bir suç işlenmişse verilecektir. Ancak, insanların adil yargılanma hakları gözetilmeden bir suç işlediklerinde apar topar alınıp sınır dışı edilmeleri hukukla açıklanacak bir durum değildir. Türkiye sınırları içinde avukatlık yetkisi olan birisi olmadığım için bir suç işledikleri durumda alacakları ceza hakkında bir yorumda bulunamayacağım.
5-Suriyeli mültecilerin haklarının korunmasını nasıl garanti altına alabiliriz?
Aslında bu insanların hakları, ülkemizde bulundukları statülerinden kaynaklı zaten koruma altında. Uluslararası insan hakları sözleşmeleri, sözleşmeci devletlere bu hakları ülkelerinde yaşayan herkes tarafından hiçbir ayrım gözetmeksizin sağlanması yükümlülüğünü getirmiştir. Suriyelilerin haklarının korunması, sözleşmeci devletlerin insan hakları hukukuna uyması ile doğru orantılıdır.
6-Suriyeli mültecilerin bilmeleri gereken hakları nelerdir?
Bir kere, bütün Suriyeliler haklı olarak, başlarına bir problem geldiğinde yerel mahkemelerde dava açıyorlar. Bu elbette yapılması gerekiyor. Ancak yeterli değil; Suriyeliler tutuklandıklarında, gözaltına alındıklarında ve ya sınır dışı edilme tehlikesi ile karşı karşıya kaldıklarında iç hukuk tüketme şartı aramayan ve hızlı bir şekilde kendileri hakkında karar verebilecek bir merci olan Birleşmiş Milletler Keyfi Tutuklamalar Çalışma Grubu’na başvuruda bulunabilirler. Buraya yapılan başvuruların artması elbette uluslararası ölçekte bir dikkat çekerek ses getirecektir.
Yakında BM Keyfi Tutuklamalar Çalışma Grubu tarafından karara bağlanacak ve davasını uluslararası hukuk altında takip ettiğim Anas Al Mustafa davası, uluslararası hukuk altında Türkiye’ye karşı açılan ve geri gönderme yasağını, avukata erişim hakkı, gönüllü geri dönüş formu imzalatarak gönderme gibi konuları ele alan çok önemli ve bir Suriyeli tarafından Türkiye’ye karşı açılan en önemli dava olduğunu düşünüyorum güncel hak ihlallerini konu alması bakımından.
7-Bu kişiler hukuki desteğe erişebiliyor mu? BMMYK ve avukatlarının bu konudaki rolü nedir?
Çoğusu kendi imkanları ile erişmeye çalışıyorlar ama bu konuda sıkıntı yaşadıkları bir gerçek. BMMYK avukatlarının bu konudaki rollerine dair bir bilgim yok. Yani yerelde veya uluslararası hukukta bir karar şuana kadar henüz alınamadı.
8-Türk kuruluşları herhangi bir hukuki destek sağlıyor mu?
Hukuki destek konusunda bana ulaşan Suriyelilerin çok ciddi sıkıntılar yaşadığını biliyorum. Birkaç sivil toplum kuruluşu destek vermeye çalışıyor diye biliyorum.