Özet - Özet: Güvenli Ortam ve Suriyeli’lerin Onurlu Geri Dönüşü Sempozyumu
Özet: Güvenli Ortam ve Suriyeli’lerin Onurlu Geri Dönüşü Sempozyumu
Suriyeli mülteciler konusu, Türkiye'nin iç politikasında tartışılan en önemli konulardan biridir. Öyle ki Suriye'nin geleceği konusunda devam eden tartışmaların temel taşı olarak bu mesele, Türk ulusal güvenliğini ve çıkarlarını büyük ölçüde etkiliyor.
Bugün Türkiye'deki Suriyelilerin mevcut durumu hakkında kamuoyu, politikacılar ve uzmanlar arasında "güvenli ortam" teriminin kritik önemi, etkisi ve Suriye'nin geleceği için olası siyasi çözümü bulmadaki temel rolü ile ilgili tartışmalar ve çalışmalar yeterli düzeyde değildir.
Bu perspektiften hareketle, Vatandaşlık Onuru ve Hakları Derneği (SACD), Türk Solaris Derneği ile işbirliği içinde 10-11 Şubat 2022 tarihlerinde Türkiye'nin başkenti Ankara'da bir sempozyum düzenledi. Sempozyuma pek çok Türk akademisyen, sivil toplum kuruluş temsilcileri, Suriyeli ve Türk medya mensupları ve siyasiler katılım gösterdi. Sempozyum, Suriyeli mültecilerin bugün Türkiye'de ve diğer tüm ülkelerde yaşadıkları durum hakkında ortak bir anlayış oluşturmayı amaçlayan ciddi ve açık bir tartışma için önemli bir başlangıç noktası oldu.
Sempozyumda, güvenli ortamın niteliği ve Suriyelilerin geri dönüşü için sağlanması gereken koşullar ele alındı.
Sempozyum, SACD'ın Program Direktörü Rudaina Khazzam'ın Suriyeliler ve Türkler arasındaki ilişkilerin derinliğini ve ortak bağlarını anlattığı bir konuşma ile başladı. Konuşmada milyonlarca Suriyelinin güvenli, onurlu ve gönüllü bir dönüş umuduyla Türkiye'ye sığınmasına ve iki ülke arasındaki coğrafi yakınlığa da değinildi. Ardından sempozyum çalışma programı anlatıldı ve Suriye'den zorla yerinden edilme vakalarının bugüne kadar devam ettiğine dikkat çekildi. Nitekim bu durum da şu anda Suriye'ye onurlu, gönüllü ve güvenli geri dönüşün güvenli olmadığını kanıtlamaktadır.
Sonrasında Solaris Derneği Başkanı Dinçer Alptekin, Suriye'de yaşananları, siyasi bir sorundan daha fazlası ve "her şeyden önce bir insanlık trajedisi" olarak nitelendirdi. Sürdürülebilir bir çözüm ve Suriyeli mültecilerin geri dönüşü için temel olarak Suriye'de güvenli ortam yaratma ihtiyacının altını çizdi.
Ardından Göç İdaresi Başkanlığı Uyum ve İletişimden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Gökçe Ok konuşma gerçekleştirdi. Konuşmasında Türk hukukunda mülteci ve iltica kavramlarını, Türk hukukunun Suriyelilerin durumunu nasıl ele aldığını ve onlara geçici koruma statüsü verilmesinin gerekçelerini ele aldı. Ayrıca, farklı ülkelerde yaşayan mültecilerin bu ülkelerin ilerlemesinde ve gelişmesinde oynadığı büyük rollere değindi.
Dr. Ali Zafer Sağıroğlu'nun sunumunun da yer aldığı ilk oturumun ardından soru/cevap kısmı için sıra konuşmacılara geldi. Ankara Beyazıt Üniversitesi'nin Suriyelilerin Avrupa'ya göç isteği üzerine yaptığı saha çalışmasından bahseden Sağıroğlu, Suriyelilerin %53'ünün Türkiye'de kalmak istediklerini, Suriye'ye dönüşün güvenli olmadığını düşündüklerini ve geri dönmemelerinin asıl nedeninin Suriye rejimi olduğunu aktardı.
Suriye'deki siyasi haritanın geri dönüşün ana koşullarından biri olduğunu, ancak Suriye rejiminin ABD'nin desteklediği Suriye Demokratik Güçleri ve Rusya'nın desteğiyle hala hükmeden en güçlü taraf olduğunu sözlerine ekledi. Ayrıca "durum karmaşık, İran, Hizbullah, Rusya, Türkiye ve diğer güçler Suriye topraklarını paylaşıyor. Bu nedenle geri dönüş kısmi değil kapsamlı bir mesele, konuya birçok açıdan bakmamız gerekir" sözlerine yer verdi.
Ardından Koç Üniversitesi'nden Göç Programları Uzmanı Dr. Ahmed İçduygu, “mültecilerin sadece kendi yerlerine geri dönmeleri gerektiğini, dolayısıyla Halep'ten yerinden edilenlerin başka bir yere yerleştirilemeyeceğini vurguladı. Fakat şu an geri dönüş için güvenli bir ortam olduğu söylenemez. Güvenli bir ortam olsa dahi geri dönmeyi reddetmek mültecinin hakkıdır. Geri dönüş gönüllü ve kişinin iradesine bağlı olmalıdır" sözlerini sarf etti.
Bonn Uluslararası Araştırma Merkezi'nden Dr. Zeynep Şahin Mencütek, Dr. Ahmed'in ardından yaptığı konuşmada, Suriye'deki durumun güvenli olmadığını ve istikrarsız olduğunu doğruladı. BMMYK'nın (Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği) geri dönüşlerin gönüllü olması gerektiğini söylediğini ancak bu kavram konusunda çok dikkatli olmamız gerektiğini belirtti. Suriye içinde yer değiştirmek zorunda kalan yerinden edilmiş insanlar olduğu ve bunların sayısının milyonları bulduğunu, BMMYK'nın verdiği rakamların tüm vakaları kapsamadığını, geri dönenlerin akıbetini belirtmediği için iade konusunun net olarak bilinmediğini ifade etti. Dr. Zeynep: "BMMYK rakamlarının gerçeği yansıtmadığını düşünüyorum. Geri dönen Suriyeliler var ama bu geri dönüş ne ölçüde gönüllü olarak kabul ediliyor?"
Aynı oturumda yaptığı konuşmada Geçiş Dönemi Adaleti Uzmanı Refik Hodzic, "şu anda geri dönüş konusuna yüzeysel bakılıyor ve zeminde köklü değişiklikler yapılmadan uygulanabiliyor. Bu tehlikeli bir yanılsama. Güvenli dönüş konusu, sürdürülebilir bir çözüme ulaşmak için önemli ancak aynı zamanda birçok şartın yerine getirilmesini gerektirdiği için zor" ifadelerini kullandı.
Ardından SACD Derneği Diplomasi Ekibi üyesi Muhannad Al-Husseini konuşmasında, "tartışmaya açık olmayan bir şey varsa o da yerinden edilmiş bizlerin Suriye'deki eski evlerimize ırk, dini inanç, siyasi eğilim veya herhangi bir nedenle zulüm, taciz, ayrımcılık veya yıldırma korkusu olmadan dönme hakkımızın olmasıdır" sözlerine yer verdi. Ayrıca "güvenli ortam, geri dönenin güvenle dönmesi anlamına gelir. Güvenli, gönüllü ve onurlu bir geri dönüşle ilgili konuşulan her sözün temelinde bu vardır. Bu gelecekte olası ve sürdürülebilir bir geri dönüş için bir ön koşuldur" sözlerini de ekledi.
İkinci oturumda Türk-Alman Üniversitesi'nden Prof. Dr. Murat Erdoğan yaptığı sunumda mevcut koşullarda Suriyelilerin %80'inin geri dönmek istemediği sonucuna vardı. Suriyeli mültecilerin ev sahibi ülkelerde uygun şekilde entegrasyonu olmadan geri dönüşten bahsetmenin mümkün olmadığını ifade etti. Güvenli ortam yokken, yanlış zamanda mültecilerin geri dönüşü hakkındaki konuşmaların, ev sahibi topluluk ile mülteciler arasındaki uyuma zarar vereceğini belirtti. Ayrıca "geri dönüş hakkı olan mülteciler açısından güvenli ortam nasıl yorumlanmalıdır?" sorusunu da ekledi.
Harran Üniversitesi'nden Dr. Mahmud Kaya yaptığı konuşmada Suriyelilerin güvenli ortam kavramını, bunun Esad rejiminin varlığıyla nasıl bir ilişkisi olduğunu ve farklı grupların bu kavram üzerindeki etkisini anlattı.
Dinçer Alptekin ise güvenli ve gönüllü geri dönüşün yasal çerçevesini, Türkiye'deki uygulamasını ve Suriyelilerin
Türkiye'de yasal yaşamı düzenlerken nelerle karşılaştıklarını ele aldı.
Derneğin Mütevelli Heyeti Üyesi Dr. Mazen Kassibi yaptığı konuşmada, Esad rejiminin kontrolündeki bölgelerde Suriyelilerin yaşadığı yoksulluğa, korku ortamının yanı sıra rejim ve müttefikleri tarafından Suriye halkına yönelik yerinden etme, kaçırma, tutuklama ve zorla kaybetme olaylarının devam etmesine değindi.
Sempozyum, ikinci gününde de çalışmalarına devam etti. Türk kamuoyunun güvenli ortamı nasıl yorumladığını ve bunun Suriyeliler üzerindeki etkisini ele alan ikinci oturumunu tamamladı. Bu bağlamda bir konuşma yapan Kilis Üniversitesi'nden İbrahim Efe konuşmasında medyanın güvenli geri dönüş konusunu nasıl ele aldığına ve bunun mülteciler üzerindeki etkisine değindi.
Ardından T24 kanalı temsilcisi Gökçer Tahincioğlu, Türk medyasının mültecilerin geri dönüşü konusunu nasıl ele aldığı ve karar alıcıların mültecilerin geri dönüşü konusundaki söylemlerini nasıl ele aldığı hakkında bir konuşma gerçekleştirdi.
Daha sonra Yaşar Üniversitesi'nden Dr. Ayselin Yıldız, güvenli ortam ve insanların Suriye'den daha güvenli bir ülkeye kaçışı ve bunun gerek ev sahibi toplum gerekse mülteciler için ne anlama geldiğini anlattı.
Son konuşmacı ise DW TV'den Burcu Karakaş'tı ve Karakaş, Türk medyasında geri dönüş talepleri, yalan haberlerin nasıl yaygınlaştırılacağı, ev sahibi topluluk ve mülteciler arasındaki uyumun yansımaları nedeniyle mültecilerin ülkelerine geri gönderilmesi meselesinin gündeme getirilmesinde bilgi toplamanın gerekliliği konularına değindi.
Sempozyumun sonunda, Rudaina Khazzam, sempozyumun çıktılarını aşağıdaki noktalarla özetleyen son açıklamayı okudu:
- Dünyanın Suriyeli mültecilerin talep ettiği geri dönüş koşullarını duyma gerekliliği Herhangi bir siyasi süreçte sesimiz net olmalı ve başka şeyler konuşulmadan önce istediğimiz belirlediğimiz değişiklikler öncelenmelidir. Açıkça görüldüğü üzere zorunlu göç ve yerinden edilmenin gerçek nedenleri ortadan kaldırılmadan geri dönüşten bahsetmek mümkün değildir.
- Tüm Suriye'de daha önce bahsedilen güvenli ortam da dahil olmak üzere temel ve önemli değişiklikleri içeren güvenli ve onurlu bir dönüş için koşullar sağlanmadan -Suriyeli mültecilerin anladığı ve talep ettiği gibi - Suriye'ye gönüllü geri dönüş gerçekleşmeyecektir. Erken veya zorunlu geri dönüş, yalnızca daha fazla istikrarsızlığa, daha fazla yerinden edilme dalgasına yol açacaktır.
- Birleşmiş Milletler ve Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği, geri dönüş olasılığından bahsetmeden önce yerinden edilmiş Suriyelileri koruma kriterlerinin kabul edilmesi, Suriye gerçeği ve güvenli ortamın tanımı hakkındaki tartışmalara dahil etmelidir.
- Siyasi çözüm, güvenli Suriye ve onurlu yaşam koşullarımızı içermediği sürece ister anayasa, ister seçim, ister başka bir şey olsun, siyasi bir çözümden veya çözümün herhangi bir maddesinden bahsetmenin anlamı yoktur. Suriye nüfusunun çoğunluğunu oluşturan yerinden edilmiş Suriyelilerin hakları güvence altına alınmadan, istikrarlı ve sürdürülebilir bir siyasi çözüm mümkün olmayacaktır.
- Bu sempozyumun, Suriye gerçeğini konuşmak, Suriye'de geri dönüş konuşulmadan önce nelerin değiştirilmesi gerektiğini detaylı bir şekilde tanımlayarak yerinden edilmişlerin sesini Türk ve uluslararası kamuoyuna, politikacılara ve akademisyenlere iletmek için başarılı bir girişim olduğuna inanıyoruz.
- Bu etkinlikte gerçekleştirilen konuşmaların içeriğini yaymak, bu önemli tartışmalara çeşitli Türk politika ve karar alıcılarını dahil etmek her birimizin vazifesidir.
- Aynı zamanda bu fikirleri Türk kamuoyuyla paylaşmamıza, yaymamıza, Suriyelilerin durumu ve geleceğiyle ilgili gerçek konusunda bilinç düzeyini artırmaya ihtiyacımız vardır.
- Tüm Suriye coğrafyası üzerinde güvenli ortamın oluşturulması, Türk ulusal güvenliği ve Suriye'nin geleceği için ortak bir stratejik çıkardır. Bunun için birlikte çabalamalıyız. Ayrıca güvenli ve onurlu bir şekilde geri dönebilmeleri için Suriyelilerin gerçekten neye ihtiyaç duyduğunu, ne istediğini her zaman dinlediğimizden emin olmalıyız.